Metelikli ve meteliksiz okullar
Üç hafta önce yine bu köşeden “Nitelikli Okul yalanı, Neyin Planı?” temalı bir yazı kaleme almıştım.
Yüreğinin güzelliği kelamından ve kaleminden süzülen bir dostum:
"Başkanım bir de metelikli ve meteliksiz okullar var” demişti.
O nüktedan tespit gerçekten okullarımızın hali pürmelalini çok güzel ifade ediyor.
Yetkililerin bir açıklaması var mıdır? Bilmiyorum.
Liselere bir bütçe ayıran bakanlık neden ilk ve ortaokullara ayırmaz?
Bilen varsa beri gelsin. Bu ayırımcılığın mantığı nedir?
Bu okullar üvey olsa, bu ayırım reva değil.
Liseler öz olsa, ilk, orta üvey değil.
Bu taksimi kim yaptı? Kuzulara şah değil.
Çok değil, öğrenci başına küçük ödeneklerle ilk ve ortaokulların maddi sıkıntısı giderilebilir. Böylece okul idarecileri dilencilikten kurtulacaktır. Okul-veli ilişkisi ekonomik kaygıdan uzak, eğitim ve öğrenci odaklı bir çizgide, daha faydalı bir zeminde hayat bulacaktır.
Bunun için çok büyük bütçelere gerek yok. Ülkenin bütçesinden en büyük payı alan bakanlık, eğitimin tüm kademelerini bilen maharetli eğitimciler elinde çok daha verimli çalışacaktır. Yeterki işi ehline verin, eğitimi eğitimcilere bırakın.
İşi bilen eğitimciler öğrencilere tablet dağıtmak gibi gereksiz uygulamalardan vazgeçip, gerekli ve en doğru yerlerde kullanmak üzere kaynak oluşturacaklardır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Dedik ya eğitim bizim işimiz, lütfen gölge etmeyin.
Okulları teknoloji çöplüğüne çeviren, gereksiz projelerle milli serveti heba edenler, tabiki bunu kötü niyetle yapmıyorlar.
Ama eğitimde yapılan bu iyi niyetli yanlışlarla Türkiye'nin zaman kaybetmesine daha ne kadar sessiz kalınabilir ki.
Gerçi üç yıl boyunca bu köşeden yazdıklarımıza ve daha uzun zamandır, her fırsatta bu gerçeği dillendiren biz eğitimcilere maalesef kimse kulak vermiyor.
Sesimizi kimse duymuyor.
Olsun, biz karınca misali eğitimin ateşine su taşımaya devam edeceğiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.