Mescid-i Aksa
Müslümanlar, Müslüman’ı Allah Allah diyerek öldürdüğünde düşmanlar ne kadar seviniyorsa Müslümanlar da şehidine yas tutuyor. Yıllarca Müslümanlar zulme, emperyalist uygulamalara sömürüye, insan yerine konulmamaya isyan ediyorlar.
İslam birliği Müslümanların ayağa kalkması, sömürüye karşı direnmesi yeni kurtuluş çareleri aramaktadır. Yüksek sesle haykırıyor. Gelin canlar bir olalım, diri olalım, adil olalım, kurtuluşa vesile olalım. Mazlumların gözyaşını silelim diye dünyaya haykırıyor.
- Bayrağımızı indiremezsiniz
- Ezanımızı susturamazsınız
- Vatanımızı bölemezsiniz
- Yürüyüşümüzü engelleyemezsiniz
Onur ve şerefimizi, tarihteki yerimizi almamıza engel olamazsınız diye meydan okuyor.
İslam’ın ilk kıblesi Mescidi Aksa, İsrail devletinin başkenti ilan ediliyor. Öbür tarafta çocuklar, gençler, anneler, aileler yuvalarından çıkarılıyor, yaralanıyor. Osmanlı’nın topraklarından Filistinliler, mazlumlar bölgede yok olması için bütün planlar uygulanıyor.
Sevgililer sevgilisi, liderimiz, önderimiz, Peygamberimiz, Selahattin Eyyubi, Abdulhamit Han vs gibi Filistin’e canını gönlünü koymuş, kefenini giymiş büyüklerimizin kemikleri sızlıyor. Filistin’e turlar düzenlenerek destek verenler, yardım yapanlar çare olmak için çırpınanlar kararlıdır. Asrın sözleşmesi diye Müslümanları, inananları mazlumları yürekten yaralayan bu uygulamayı reddediyor, yok kabul ediyorlar.
Dünyanın dört bir yanında gösteri yapanlar, konferanslarda haklarını arayanlar, çırpınanlar yüreğimize soğuk su serpmektedirler. Gayret eden herkese teşekkürlerimizle dua ediyoruz. İyi ki varsınız.
Bir tarafta bu bizim iç meselemiz diyenlere bir anlam veremiyoruz. Osmanlının yıkılışında Abdulhamit Han’a karşı çalışanlar daha sonra pişman olduklarını acı bir şekilde ifade etmişlerdir. Ama dünyanın en büyük devleti Osmanlı adalet, huzur, medeniyet, kültürün dünyada merkezi olmuştur. Nerede bir Müslüman, Türk mazlum varsa elinden tutan Osmanlı yıkılınca çok pişman olmaları hiçbir işe yaramamıştır.
Okuduğumuz zaman tüylerimizi diken diken eden özgürlük ve bağımsızlığımızın sembolü İstiklal Marşı’mızın yazarı bile Mehmet Akif ERSOY ülkesini terk etmek mecburiyetinden Mısır’a gitmiştir. Vatan hasretine dayanamamıştır. Cenazesi son anda fark edilmiş gözyaşları arasında defnedilmiştir.
Bugün de bazılarının Mescid-i Aksa meselesinde, Filistin’in işgalinde akan gözyaşlarını görmemezlikten gelmekte, kulaklarını tutamamaktadırlar. Mangalda kül bırakmayanların suskunluğu inananları kahrediyor.
Mekke’ye girdiğinizde her yerden görünen saat kulesi sanki esas sembol Kabe gibi insanları ilk o karşılıyor. Kabe’nin kapılarından içeri girinceye kadar Kabe’yi göremiyorsunuz. Kabe çepeçevre kuşatılmıştır. Saat kulesinin olduğu otelde oturanlar Kabe’ye üstten bakıyor ve bu Müslümanları huzursuz ediyor Bizi üzen Mescid-i Aksa’nın İsrail’in başkenti ilan eden Amerika’ya İsrail’e Suudi Arabistan’ın destek vermesidir. Protesto edeceğini Müslümanlara örnek olup Mescid-i Aksa’ya bu zulümden kurtuluşuna önderlik edeceğine İsrail’i desteklemesi Hac ve Umre’ye giden Müslümanlarla birlikte dünyadaki inananları çok üzmektedir.
Parampaarça oluşumuz, her gün zulüm gören Müslümanlar derinden yaralamaktadır. İslam’a İslamofobi diye saldıranları da çok mutlu etmektedirler. Susan İslam’ı, insanı, uluslararası hukuka saygılı kuruluşların yanlı suskunlukları mazlumları Müslümanları üzmektedir.
Partiler, dernekler, vakıflar, mezhepler, ırklar vs bütün kuruluşlar ne olursa olsun dinlerin, İslam’ın Peygamberlerin yaşadığı, bizim de ilk kıblemiz Mescid-i Aksa dünya Müslümanlarının ortak değeri iken İsrail’in başkenti ilan edilmesine susulmasını anlamak mümkün değildir.
Ortak değerlerde birleşip bir ve beraber olmamız gerektiği halde Mescid-i Aksa’nın İsrail’in başkenti ilan edilmesinde karşı olduğumuzu ortaya koyup, sunni ayrılıkları bir kenara koyup aynı safta yürümeliyiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.