31 Mart'ta yapılan seçimle beraber Mansur Yavaş'ın Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olmasıyla beraber gözler Melih Gökçek'e çevrildi.

Her ne kadar Mustafa Tuna kısa bir süre görev almış olsa bile Yavaş'ın, Melih Gökçek tarafından düzenlenen ihaleleri, belediye şirketlerinde yapılan düzenlemeler ve imzalanan sözleşmeleri inceleyip, incelemeyeceği merak konusu olmuştu.

İlk olarak makam aracı gündeme taşındı ve sonrada Jet Ski konusu üzerinden eleştiriler başladı. Mansur Yavaş'ın Belediye Meclisinde ifade ettiği "icraat" kelimesine Ankara halkının takılı kalmaması gerekiyor.

Sonuçta vatandaşların oy çoğunluğuyla göreve getirdiği birinin "hizmet"  adı altında çalışmalarına başlaması bekleniyordu. Ancak muhalefet daha ağır bastı ve pek çok kişi yaşanan "hararet" içinde kendini kaybetse bile bu durumdan şikayetçi değil.

Ancak son çıkan Melih Gökçek kameraları iddiası ve bunun üzerine birkaç takım araştırmaların yapılması akılların "bilinmezlik" ile doldurulmasına sebep oldu.

Güçlü bir iddia olsa bile delillerin tam anlamıyla ortaya çıkarılamamış ya da bu delillerin araştırılamaması neden ortalığı ayağa kaldırır bilinmez. 

Ama sosyal medyada bakıldığında Mansur Yavaş'ı destekleyenlerde "göreve getirdik, her şey ortaya çıkacak" havası var. Ancak koskoca Büyükşehir'in bu konularda takılı kalmaması aksine vatandaşa yönelik olacak çalışmalara adım atması gerekmektedir.

Ankara'nın hangi ilçesine gidilirse, gidilsin her bir köşesinde ayrı bir sorun yatmaktadır. Milyonlarca nüfusu bulunan Başkent'in Melih Gökçek ve Mansur Yavaş üzerinden polemiklere sahne olması tam anlamıyla saçmalıktır.
Vakit icraat, vakit hizmet ve vakit Ankara vaktidir.