Bazı olayları anlatmakta kelimeler kifayetsiz kalıyor. Yapılan ihaneti gördükçe boğazı düğümleniyor insanın. Bu kadar nasıl insanlıktan çıkılabilir. Nasıl ormanları yakacak kadar alçak, hain olunabilir. Gerçekten insan böyle bir ihaneti yapanları hangi sözle niteleyebileceğini, nasıl tarif edeceğini bilemiyor.  Biliyoruz ki bunlar 36 senedir kahpece ve kalleşçe canımızı yakan hain terörün son çırpınışları… Kahraman Türk askerinin çelikten pençesi enselerine indikçe daha da kuduruyor daha da azgınlaşıyorlar. Fakat inancım odur ki artık son düzlükteyiz. Bu memlekette bir daha terörün “t”sini bile duymayacağımız zamanlar yakındır.

Türk askerinin karşısına çıkacak cesareti bulunmayan, Mehmetçiği gördüğü anda anasının fistanının içine saklanan hainler dün olduğu gibi bugünde masum ve günahsızları kendilerine hedef yapıyorlar. Bebek katili bir cinayet şebekesinin, tüm insanlığa can veren ağaçları, doğaya hayat veren hayvanları yakarak yok etmesine şaşmıyorum.

Fakat biliyorum ki ellerinde kalan son kozlarını kullanıyorlar. Bundan sonra Mehmetçik ne onları dağda gezdirecek ne de şehre indirecek. Tabi bu mücadelenin gelmesi gereken en önemli noktada terörün kravatlı unsurlarını Gazi Meclisimizden atarak bu milletin kanıyla canıyla kurduğu bu devletin aziz makamlarından onları söküp çıkarmaktır. Geçtiğimiz günlerde 6-8 Ekim olayları konuşulurken Selahattin Demirtaş üzerinden hümanizm vurgusu yapanların Hatay içinde cümle kurmalarını beklemek safdillik olacaktır. Terörü besleyen teröristten de öte terörün doğurucusudur. Hiç kimse her ne saikle olursa olsun yıllardır milletimizin canını yakan bir cinayet şebekesiyle iş tutanları aklamak gibi bir gafletin ya da ihanetin içinde olmamalıdır. 3-5 oy devşirebilmek için bebek katilleriyle şen aile profili çizmekte ihanetin daniskasıdır. Teröristin kravatlısı da aynıdır, dağda gezeni de… Birini kınıyor gibi gözüküp diğeriyle iş tutmak samimiyetsizliğin, aymazlığın, hainliğin ta kendisidir.

Değinmek istediğim önemli bir hususta idam meselesidir. Ceza Hukuku genel esasları bakımından suçluyu tekrar hayata kazandırmayı amaçlar. Fakat insanlıktan çıkmış, lügatte bile ihanetinin dozunu belirleyecek bir kelimenin bulunmadığı hain katiller için bu esasa göre ceza vermek aziz şehitlerimizin ruhlarını incitmektir. Bu millete ihanetin bedeli, ağırlaştırılmış müebbetten daha ağır olmalıdır. Sn. Cumhurbaşkanımızdan başlıca talebimiz idam cezasının geri getirilmesi ve bu hainlerin gerektiği gibi yağlı urganda sallandırılmasıdır!