Ahmet Sefa DİKTEPE

Ahmet Sefa DİKTEPE

Medeniyetimiz Yaşıyor Mu?

Medeniyetimiz Yaşıyor Mu?

Diyanet İşleri Başkanımız Ali Erbaş’ın verdiği Cuma hutbesiyle beraber başlayan tartışmalar üzerine hatrıma merhum Ahmet ER Hoca’nın bir zamanlar sorduğu bir soru geldi: “Eşcinsellerin nikahına alkış tutan, çıplaklar kampına ruhsat veren, insanı insan yapan değerlerden soyutlayan, ahlaksızlık batağında çırpınan, iffetiyle arşın direği, iman ve ihlası ile dinin yarısı olan kadını cinsel meta haline getiren; dünyanın en büyük imparatorluğu olan ailenin çöküş halinde bulunduğu, zulüm ve fitnede Nemrut’u ve Firavun’u gölgede bırakan bugünkü medeniyete yaşıyor denebilir mi?”
Cevap da sorusu kadar net elbette, böyle bir medeniyetin nefes almaya imkânı yoktur ve yaşamını yitirmiştir.

Burada sayılan amillerin neredeyse tamamı uzunca bir zaman önce Batı’da medeniyetin kökünü kazımış ve Batı medeniyetini imha etmiştir. Bizim ülkemizde ise Batı medeniyetini imha eden bu amillerin neredeyse tamamı bir “mutlu azınlık” tarafından medenilik alameti sayılarak baş üstünde karşılandı. Bizim medeniyetimiz de üzülerek söylemeliyim ki son birkaç asırdır can çekişiyor. Fakat ruhumuzu da hala teslim etmiş değiliz… 

Özgürlükler parantezinde medeniyetimizi imha için birçok projeyle karşı karşıya kaldık bugüne kadar. Sınırsız özgürlüğün, tüm sistemler için imkân sınırını aştığı su götürmez bir gerçektir. Bizim ülkemizde ise sahte aydın kitlesi tarafından özgürlüğün bile doğru anlaşılmadığı bu meseleyle de bir kere daha gözler önüne serilmiştir. Ankara ve İzmir Barolarının bu hususta yaptığı açıklamalar göstermektedir ki hukuk tahsili yapmak adil ve hakkaniyetli olmak için yeterli değildir.

Sosyal medyada tartışmalar ne kadar Diyanet İşleri Başkanımızın şahsı üzerinden yürütülse de asıl meselenin İslam ahkâmına karşı çekememezlik olduğu aşikârdır. Fakat böyle bir durumda özellikle yönetim cihazını elinde bulunduranlar için Diyanet İşleri Başkanının şahsında destek mesajları yayınlamaları sorumluluklarını hafifletmeyecektir.

Hükümetimiz bugün bu aymazlığa sebep olan amilleri de ortadan kaldırmakla yükümlüdür. Kendi dönemlerinde yaptıkları, bu cürete sebep olacak yasalar dahil medeniyetimize can çekiştiren tüm gayrı milli ve gayrı İslami reformlardan vazgeçilmelidir. Hükümetimiz başta İstanbul Sözleşmesi olmak üzere yukarıda sayılan fenalıkları doğuran, önünü açan kanunları kaldırmalı, sözleşmelerden çekilmelidir. Özgürlükler adı altında İslam’a saldırmanın meşru zemine taşınmasını engellemeli ve bu milletin inançlarına hakaret edilmesinin önüne geçilmelidir. 
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR