Samet CAN

Samet CAN

Manevî Sorumluluğumuz

Manevî Sorumluluğumuz

Yaklaşık bir aydır Filistin’de insanlık dramı yaşanıyor. İsrail tarafından katledilen çocukların sayısı 1700’ü geçti. Gazze’de ölen çocuklar, Batı’nın gündemini nesli tükenmekte olan hayvanlar kadar dahi meşgul etmiyor. Saldırılar özellikle Gazze’de yoğunlaşsa da Kudüs başta olmak üzere Filistin’in diğer bölgelerindeki Müslümanlara yönelik saldırıların şiddeti arttı.

İlk kıblemiz, efendimizin miracının yükseliş eşiği olan Kudüs tam 401 yıl Türk hakimiyetinde kaldı. Birinci Dünya Savaşı sırasında şehri terk etmek zorunda kaldığımızda ise 401 yıllık emaneti Türk milleti adına bir kişi devraldı: Iğdırlı Onbaşı Hasan.

Iğdırlı Hasan, Birinci Dünya Savaşı sırasında Kudüs’e gönderilen Türk ordusundaki bir onbaşıydı.

Mondros Mütarekesi sonrasında şehir İngilizlere teslim edilirken bölük komutanının “İçinizden isteyen memleketine avdet edebilir, ama beni dinlerseniz sizden tek isteğim var: Kudüs bize Sultan Selim Han Hazretleri´nin yadigârıdır. Siz burada nöbeti sürdürün.” demesi üzerine şehirde kalmaya karar veren Onbaşı Hasan, 1917 yılından vefat ettiği 1982 yılına kadar her gün yamalı üniformasını giyerek sabah namazıyla Mescid-i Aksa’ya gelerek yatsı namazına kadar nöbet tutmaya devam etti. Onbaşı Hasan’ı gazeteci İlhan Bardakçı şöyle anlatıyor:

"(Mescid-i Aksa´da) Avlunun kenarında biri dikkatimi çekti. Doksan yaşlarında bir adam. Üzerinde kendinden daha yaşlı bir asker üniforması; her yanı yama içinde, hatta bazı yamaların bile tekrar yamanmış olduğu bir elbise... Asırlık ağaçların gövdesindeki halkalar misali yamaları yaşını göstermeye çalışıyordu sanki. Orada ayakta bekliyordu, sırtına zorla yapıştırılmış gibi duran hafif kamburu da olmasa dimdik duracaktı. İki metreye yakın boyu ile yaşlıydı ama bir o kadar da vakur. Şaşırmıştım.

´Acaba bu adam bu sıcakta güneş altında neden dikilip duruyor´ dedim içimden. Bizi gezdiren rehbere sordum; ´Ben kendimi bildim bileli her gün buraya gelir. Akşama kadar bekler. Ne kimseyi dinler ne de kimseyle konuşur´ dedi."

Onbaşı Hasan’ın da vefat etmesiyle Türk askerinin Kudüs nöbeti sona ermiş oldu. Iğdırlı Hasan belki bir onbaşıydı ama yüklendiği sorumluluk Türk milletinin her ferdi adına üstlenilmiş kutsal bir vazifeydi. Onbaşı Hasan öldü ama nöbetinin manevî sorumluluğu Türk milletinin üzerindedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
SON YAZILAR