29 Nisan 1916’da Halil Paşa, General Townshend komutasındaki Britanya ordusunu esir aldığında şöyle demişti: "Tarih bu olayı yazmak için kelime bulmakta müşkülata uğrayacaktır. İşte Osmanlı sebatının İngiliz inadını kırdığı birinci zaferi Çanakkale'de, ikinci zaferi burada görüyoruz"

Tümgeneral Charles Townshend komutasındaki Britanya 6. Poona Tümeni, Bağdat’a ilerlemeye çalışırken Selman-ı Pak Muharebesi’ni kaybetti ve Dicle Nehri’nin kıyısındaki Kut şehrine sığındı. Burada Osmanlı birliklerince kuşatılan Britanya ordusunu kuşatmadan kurtarmak için General Aylmer komutasında destek kuvvetler gönderildi. General Aylmer, defalarca kuşatmayı yarmaya çalıştı ancak hepsinde bozguna uğradı. Bu yenilgiden dolayı General Aylmer görevinden azledildi.

Aylarca süren kuşatma sonucunda hastalık ve kıtlık General Townshend’in komutasındaki birlikleri iyice zorlamaya başlamıştı. Townshend, Halil Paşa’ya para teklif etti ve kuşatmayı kaldırmasını talep etti. Halil Paşa bu teklifi Erkân-ı Harbiye’ye iletti ancak bu teklif kabul edilmedi. Erkân-ı Harbiye’den gelen mektupta "Siyaseten İngilizlerin hoşuna gidecek işler yapma mecburiyetinde olmadığımız gibi, paraya da ihtiyacımız yoktur. Orduyu kamilen teslim etmek üzere yalnız Tümgeneral Townshend'e şahsen müsaade edilebilir. Bundan başka hiçbir şart kabul olunamaz." deniyordu.

General Townshend, 29 Nisan 1916’da kıtlık ve hastalıkların da etkisiyle 5 general, 481 subay ve 13.300 er ile birlikte Osmanlı Kuvvetleri'ne teslim oldu. Halil Paşa, Britanya ordusunu teslim aldıktan sonra ordusuna yayımladığı mesajda bu zaferin ikinci Çanakkale olduğunu ifade etti.

“İkinci Çanakkale” olarak nitelendirilen ve tarihimiz açısından oldukça önemli olan bu zafer Cumhuriyet’in ilk yıllarında unutulmadı ve 1952’de Türkiye’nin NATO’ya girmesine kadar kutlanıldı. Türkiye’nin NATO’ya girmesiyle birlikte şehitlerimizin kanıyla yazılmış olan Kut Zaferi, İngilizlere yaranmak amacıyla kaldırıldı.

Şerefle, kanla yazılan zaferi diplomasi kılıfı altında unutturmaya çalışanlar unutuldu ancak Halil Paşa’nın bir emaneti olan Kût'ül-Amâre Zaferi hak ettiği seviyede olmasa dahi yurdun dört bir tarafında tekrar kutlanmaya başlandı. Kut Zaferimiz kutlu olsun.

“Bugüne 'Kût Bayramı' adını veriyorum. Ordumun her ferdi, her yıl bugünü kutlarken, şehitlerimize Yasinler, Tebârekeler, Fatihalar okusunlar. Şehitlerimiz yüce hayatlarında, semâvâtta kızıl kanlarla uçarlarken, gazilerimiz de istikbâldeki zaferlerimizle gururlansınlar.” - Halil Paşa