Küfür Galeyanı
Hazreti Allah’a zatının, sıfatının, esmaının, efalinin hudutsuzluğunca şükreder bağışlanmayı dilerim.
Salat ve selamların en güzeli, varlığın, eşya ve hadiselerin biricik gayesi ve ufuk çizgisi Hazreti Peygamberimizin (s.a.v) üzerine, pak Ehl-i Beyt’i ve Ashabının üzerlerine olsun.
Bismillahirrahmanirrahim.
İslam’la olan kavgası, Kur’an-ı Kerim’in, batıdan doğuya ve güneyden kuzeye topyekun sistemleri, ideolojileri kubur faresine eş bir madde veyahut fikirsizlik üzerine bina edilmiş mücerred bir fikir serzenişlerinin bütününü tehdit eden, operatör neşteri zaviyesinden dürtükleyen ve hasta beyinlere hükmeden hüviyetinin menbaından beliren, hassaların hassasına savaş açmış hastaların hastası!
Biz biliyoruz ki sen! Kur’an-ı Kerim’i bu hüviyetinden koparmak ve bunu kendi kitaplarınıza yaptığınız tahrif nevinden direkt olarak değil de, tahrifinizden önceki mübarekliğiyle o kitapların açıklayıcısı, mübeyyini olan Peygamberlere yaptığınızı, atası Hazreti Adem’in (a.s) dualarında hürmetine yalvardığı torunu ve kardeşim buyurduğu babasız hak Peygamber olan; Hazreti İsa’nın (a.s) ümmeti olmayı arzuladığı, topyekun varlığın, zamanın, mekanın ve bizim Peygamberimiz olan Resulü Ekrem ve Nebiyyi Muhterem Sallalahu Teala Aleyhi Ve Sellem Efendimiz’e yapmak istiyorsunuz!
Buna Bedir’de, Uhud’da, Taif’de muvaffak olamadınız da şimdi Paris’ten, Londra’dan, Washington’dan mı mana bulandırıyorsunuz?
Ele gelmez maddesiyle tutup koparamadığınız İslam nurunu şimdi nur kaynağından mı bozacaksınız?
Bu her türlü küfür galeyanınıza göz önünde john, hans ve ebu cehil adınızla kalkışmıyorsunuz da bizden Mustafa, Mehmet, Abdülaziz, Caner gibi müstear isimlik çaplar tutarak mı billurlaştırıyorsunuz?
Cevaplarınız evet, biliyoruz, işte bu sebeple bir zamanlar bu vatandan zımparalarla kazınmaya çalışılan hakiki ve derin Müslümanlar namına yazıyor, konuşuyor, gerçek ve derin Müslümanın kali sussa hali İslam’ı konuşur diyalektiğince edalarımızı takınıyor ve topyekun haykırıyoruz!
Biz! (Ehli Sünnet Vel Cemaat akidesine sımsıkı bağlı olanlar) Kalpleri asırlar öncesinden tuğralanmış ‘‘dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, öcünün davacısı’’nesilleriz!
Rasulullah efendimizin sünneti seniyyesine sımsıkı sarılmanın, O’na (s.a.v) sarıldığı nisbette sarılana sarılmanın feyzi ilahiye muhataplığının mazhariyeti şuurunda olan biz!
Sana göz açtırmamanın davasında, mutlak fikirden mülhem bir zerre fikri ünsiyet belirtmeyen çiyan başını ezmenin talipliğindeyiz!
Allah’ın nurunu tamamlayacağının garantisinde biz, bu garantiye güvenip sırtını dayamanın değil kalemle yumruk arasında idmanın Müslümanlarıyız!
Bu davanın mayasıyla yoğrulmuş olmaklığın, yalnız zaferde müşahede etmek değil, seferde de mücahede etmenin davasındayız!