Kudüs’ün İkinci Fatihi: Selahaddin Eyyubi
Tam adı Selahaddin Yusuf bin Eyyub olan komutan 1138 de Tikrit'te dünyaya geldi. Selahaddin ismi dinine bağlı kimse manasına gelir. Onun yaşayışı isminin tam karşılığıdır. 33 yaşında Eyyubi devletini kurdu. Halkı tarafından "Hadimu-l Haremeyn" yani iki kutsal şehrin (Mekke ve Medine) koruyucusu, hizmetkarı sıfatı kendisine layık görüldü. Bu sıfatla anılan ilk hükümdar kendisidir.
24 şarkın, üç inancın kutsal şehri Kudüs, ilk defa fethedilmek üzere mübarek bir komutanı gözlüyordu. O kişi 2. Halifemiz, adaletin yeryüzündeki yegane timsali Hz. Ömer'den başkası değildi. Henüz halifelik makamı kendisine tevdi edilmeden Hz. Ebubekir’in yol arkadaşlığını yapmaktaydı. İlk halifemiz Hz. Ebubekir, Efendimiz’in (sav) vefat edişinden 2 sene sonra rahmeti rahmana kavuşunca, halifelik makamı Hz. Ömer’in olmuştu. İlk iş olarak önceleri İslam sancağı dikili olan ve kaybedilmiş toprakları yeniden İslam beldesi haline getirmeyi belirlemişti. Sasaniler ve Bizans hükümdarlığı altında olan bazı topraklarda cihadda bulundular.
Hz. Ömer efendimizin İslam’a faydalarını sayfalarca yazabiliriz ancak konumuzla ilgili olan kısım Kudüs’ü haçlı zulmünden kurtarışıdır. Kudüs'ün kıymetli oluşunun başlıca nedenleri herkesin hafızasında yer ettiği üzere ilk kıblemizin orada oluşu ve miraç hadisesinin bu beldede gerçekleşmesidir. Miraç hadisesinde Peygamber Efendimiz (sav)’ in kullandığı bineğin adı Burak’tır. Bendenizin ikinci ismi bu mübarek binekten gelir.
Takvimler 638’i gösterirken mübarek fetih gerçekleşmiş, Hz. Ömer İslam ordularının başına Kudüs'e girmiştir. Hz. Ömer şehre kibirle değil, tevazu ve büyük bir alçakgönüllülükle girmiştir. Bunun nedeni, fikrimce fethedilen bu toprakları kendi malı gibi görmek istememesi, aksine Allah’ın nurunun tamamlanması yolunda bir adım olarak görmesindendir.
1199’da yeniden haçlı boyunduruğuna giren Kudüs 2. Fatihini bekliyordu. l. Selahaddin Eyyubi, Hittin zaferinin ardından gür bir sedayla sevdasına doğru yola çıktı. Fethe kadar ‘’Kudüs zulüm altındayken gülmeyi reddediyorum’’ diyen ulu komutan, 1187’nin 20 Eylül günü mübarek şehri kuşattı. Bundan tam 12 gün sonra 2 Ekim günü, kutsal beldeyi kan dökmeden fethetti ve Allah’ın izniyle İslam beldesi kıldı.
O dönem Kudüs krallığında önemli bir Fransız soylu olan ve Kudüs komutanlığı yapan İbelin’li Balian ile şartlar görüşülürken, Selahaddin Eyyubi’ye kendilerinin Kudüs’ü alırken yaptıkları Müslüman katliamını hatırlatır, kendisinden karşı bir katliam yapmamaları için garanti ister. Selahaddin Eyyubi ise “Ben o adamlardan değilim, ben Müslüman’ım, ben Selahaddin'im, kadınlarınız, çocuklarınız, yaşlılarınız ve insanlarınız güvendedir…” demiştir. İbelin’li Balian bu sözün üstüne başka şart sunmayacağını ve Kudüs’ü teslim edeceğini söyler.
Haçlılar Kudüs’te aciz kalmış, Selahaddin’in orduları tarafından katledilmeyi beklerken; onun yüce vicdanı ve merhametinden başka bir şey görmemişlerdir.
Kudüs Müslümanlara Allah'ın emanetiydi. Emanet sahibine kavuşacaktı. Bunlar zaten ehli cihat orduları tarafından pekala yapılabilirdi ama fethin tek damla kan dökülmeden, tek karınca incitilmeden yapılması ancak Hz. Ali’den korkusuzluğu, Hz. Ömer’den adaleti, Hz. Osman’dan Kur’an gibi yaşamayı, Hz. Ebubekir’den sadık olmayı öğrenen Selahaddin Eyyubi gibi ulu bir komutana yaraşırdı.
Elimden geldiğince, edindiğim bilgiler ışığında sizlere Selahaddin Eyyubi’den ve Kudüs’ün fethinden bahsetmeye çalıştım. Malumunuz 2 Ekim Kudüs’ün ikinci defa fethedilmesinin yıldönümüydü. Rabbim bizlere üçüncü fethi ve üçüncü defa Kudüs’ü işgalden, zulümden kurtarmayı nasip etsin. Kusurumuz olduysa affola. Yüce yaradan, iyiliği emretmeyi kötülüğü nehyetmeyi bu vesileyle bizlere nasip etsin. Vakit ayırıp okuduğunuz için şükranlarımı sunarım. Hak Teâlâ bizleri yolundan ayırmasın. Allah’a emanet olunuz.