Kötü başladı
2020 yılı kötü başladı. Yılın ilk günlerinde ABD ile İran arasında Kasım Süleymani gerginliği yaşandı. Kısa sürelide olsa savaş çanları çaldı. Dünya bu şoku atlatamamışken, Avustralyadaki felaketler ve bir anda Çin’i etkisi altına alan Coronavirüsü ortaya çıktı. Nedir ne değildir, merak içinde haberleri takip ederken, ne yazık ki bir kötü haber de Elazığ’dan geldi.
Elazığ’da 6,8 şiddetinde bir deprem meydana geldi. Herkes İstanbul’da olası bir depremi konuşurken, fay hatları tabiri caizse sağ gösterip sol vurdu. Daha yılın ilk ayı bitmemesine rağmen, birçok olumsuz olay yaşandı. Şu an için bizi en çok ilgilediren konu ise Elazığ’daki vatandaşlarımız. Feraset sahibi milletimiz her konuda olduğu gibi bu konuda da sessiz kalmadı tek vücut olarak yardım atağına geçti. Kurumlarımız olabildiğince hızlı bir şekilde afet bölgesinde yerlerini aldı ve kurtarma çalışmaları başlattı. Türk milleti büyüklüğünü bir kez daha gösterdi. Yediden yetmişe herkes yardım ve destek mesajları gönderdi. Tüm Türkiye bir olduk, dualarımızı Elazığ için ettik.
Millet olarak çok büyük badireler atlattık, bunun üstesinden de geliriz elbet. Deprem bir doğal afet, bu konuda şikayet edemiyoruz ama depremde yıkılan binalar hakkında eleştiride bulunabiliyoruz. Uzmanlar her zaman söyler, “deprem ödlürmez yapı öldürür” diye. Elazığ bize ders olmalı, deprem öncesinde önlemleri iyi almalıyız. İlk başta büyükşehirlerde olmak üzere depreme dayanıklı olmayan tüm binalar devlet tarafından belirlenmeli ve acilen kentsel dönüşüme alınmalı.
Aksi takdirde İstanbul, Ankara gibi şehirlerde yaşanacak büyük şiddetli bir depremde ölü sayısı binlerle ifade edilecek. Uzmanlar ekranlarda bas bas bağırıyor. Devlet yetkilileri bu seslere kulak vermeli. Yapılar sağlamlaştırılmalı, yasalara uygun inşa edilmeli. Aksi takdirde olası her depremde elimizde; üzülmek, rahmet dilemek ve dua etmekten başka bir şeyimiz olmayacak.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.