Kaza İse Sorumlusu, Cinayetse Faili Kim?
Cevabı Merak Edilen Dikimevi Cinayeti
Geçen haftanın en önemli olayı, hiç şüphesiz Ankara Dikimevi otobüs durağında on iki masum insanın EGO otobüsünün altında ezilerek hayatlarını kaybetmesi. Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne ait körüklü bir otobüs, öğle saatinde durakta otobüs bekleyen insanlara çarptı ve on iki kişiyi ezdi, bir o kadar insanı yaraladı.
Basın olayı flaş olarak duyurdu. Ankara Valisi anında olay mahallinde görüntülendi. Adliye görevi gereği soruşturma için üç savcı görevlendirdi. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Gökçek hiç ortalıkta görülmedi. Olayı twitirden yönettti, anlamlı açıklamalarda(!) bulundu.
Ankara Büyükşehir Belediye’sinin ilgi alanına girsin veya girmesin konuşmayı, ahkâm kesmeyi, twit atmayı çok iyi bilen ama “Kitaptan uzak” Başkan Dikimevi katliamı sonrasında sessiz kalmayı tercih etti. Çok sevdiği ekranlarda arzı endam eylemedi. Hâlbuki aynı başkan üstüne vazife olan ve olmayan konularda bile kendine görev çıkarır, ahkâm keser, uzun uzadıya tv programı düzenler. En son örneği Sayın Cumhurbaşkanı ile AHÇ konusunda ters düştüğü gibi.
Ankara Büyükşehir Belediyesi sorumluluk alanında son altı ay içinde iki vahim olay meydana geldi. Rüzgârlı caddesinde değnekçiler bir esnafı katlettiler. Cinayetin esas sorumlusu gizlendi. Ama Başkan fırsatı ganimete çevirdi. Bizzat kendi eliyle koyduğu yasakların Başbakanın talimatı ile kaldırılmasını sanki kendisi kaldırmış süsü verilerek afişlerle reklam yaptı. Rüzgârlı cinayeti adli makamlara havale edildi ve toplum hafızasından silindi.
Dikimevi olayı bir kaza değil, cinayet. Öncelikle sorumluluk Ankara Büyükşehir Belediyesine ait. Hadiseyi bir şoföre yıkarak, ölenlere ve yaralananlara maddi bir takım destek vaad edilerek geçiştirilecek cinsten değil.
Ankara Metro İstasyonu’nda camekân içinde Avrupa Birliği’nin Ankara Büyükşehir Belediyesine verdiği berat veya hizmet ödülü yıllardır sergilenmektedir. Sayın Gökçek AB standartlarına göre nasıl bir Büyükşehir Belediye Başkanı, yukarıda ki iki olayla sorgulamak mümkün.
Gelin bir de Ankara’da meydana gelen Dikimevi faciası ve Rüzgârlı cinayetlerine Avrupalı gözü ile bakalım.
Avrupa Konseyi’nin bir toplantısı için, 1986 yılının Temmuz ayında Paris’te bulunuyordum. Paris’te dokuz tren garı bulunmaktadır. Bunlardan birisi de Gare de L’Est. O günlerde gara giren tren makinisti zamanında frene basmamış veya basamamış. Yolcular, valizlerini ellerinde, trenin durmasını ayakta bekliyorlar. Makinist zamanında frene basmadığı için tren rampaya toslar. Toslama sonunda meydana gelen sarsıntıdan dolayı bazı yolcular düşeyazalar. Kaza değil, yaralan olmaz, ama aşağı inen yolcular makinisti protesto için garda gösteri yaparlar.
Olay, o akşam televizyon haberlerinde verilirken SNCF (Fransız Demiryolları) Genel Müdürü ve Bakanın istifalarını duyurdu.
Her iki kişinin de olayda bir sorumluğu bulunmuyor ama sorumluluklarını vicdanlarında hissediyor ve istifa gibi şerefli müesseseye sığınıyorlar.
1 Kasım Seçimlerine gidilirken, iktidar partisinin kendisini sorgulaması gerekiyor. 7 Haziran seçimlerinde iktidar partisi Ankara’da büyük bir oy kaybı yaşamıştır. Durum böyle devam ederse 1 Kasım seçimlerinde aynı akıbet AK Parti için kaçınılmaz görünmektedir. Çünkü oy kaybının önemli sebeplerinden birisi Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’ten kaynaklanmaktadır.
AK Parti’nin muhalefetinin bulunmadığı gerçek ama sırtında Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı’nın partiye bir maliyetini taşımaktadır. Sadece Dikimevi otobüs kazası bile Gökçek’in sorgulanması için yeterli bir sebeptir.
Ankaralı merak etmekte, Acaba Sayın Cumhurbaşkanı veya Başbakan, hiç değilse yetkili bir isim yukarı adı geçen iki konuda Melih Gökçek’i sorgulamış mıdır? Hiç değilse hafızalarda hala tazeliğini koruyan Dikimevi cinayeti ile ilgili Parti, kamuoyu önünde Başkan’ın sorgulanmasını beklemektedir. Böyle bir sorgulama yapıldığı taktirde iktidar partisinin hasenat hanesine kayda geçecektir. Aksi takdirde hem parti yönetimi hem olayın ilgi alanına giren bakanlarımız sorumluluk ve vebal altındadır.
On iki kişinin hayatın mal olan bir cinayet, twitla geçiştirilemez. Bu satırların yazarı kendi hesabına ölenlere Allah’tan rahmet, geride kalanlara sabrı cemiller niyaz etmektedir. Ama bu ne kadar yeterli? Adli ve teknik incelemeler sonunda elbette suçlular bulunacak ve bulunmalı, sorgulanmalı ve zamana bırakılmadan teşhir edilmeli değil mi? Ankara’da zihinler bulanık ve karışık.
Kamuoyu ikna edilmeyi beklemektedir. Dikimevi olayı kaza mı cinayet mi? Cinayet ise sorumlusu kim?
G Ü N Ü N H İ K M E T İ
“Sakın hiçbir affından dolayı pişman olma; sakın hiçbir cezalandırman için de katiyen sevinme. Bir de sakın “ben tam kudret sahibiyim, emrederim, itaat ederler” deme. Çünkü bu, kalbi fesada vermek, dini zaafa uğratmak, felakete yaklaşmaktır.” Hz. Ali (K.v.) Mısır Valisi Malik b.Haris al-Aştar’a yazdığı emir name.
Anglikan Kilisesine Cevap, Abdulaziz Çaviş, Tercüme Mehmed Akif Ersoy Sh: 112
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.