İzmir Depreminin Hissettirdikleri…
Coğrafyamızın acı gerçeklerinden biri de deprem. Deprem, bu sefer İzmir’de yakaladı bizi. Canımız yandı; bütün bir millet dualarda İzmir için buluştuk. Kimi zaman hüznün, yakarışın kimi zaman da umudun adı oldu herkes için İzmir… Can kayıplarımız var. Rabbim hepsine rahmetiyle muamele eylesin. Yaralılara acil şifalar versin…
İzmir depreminin sembollerinden biride “Ayda Bebek” oldu. Tam 91 saat sonra arama-kurtarma ekiplerimizin canhıraş gayretleriyle enkazın altından çıkarıldı. Tekrardan hayata dair umutlarımızı kavileştirdi o görüntüleriyle… Ve bir kez daha bize depremden daha acı bir Türkiye portresini de göstermiş oldu. İslam’a dair ne varsa karşı çıkmayı kendine vazife addetmiş bir bozuk zihin halini gözler önüne serdi onun kurtuluş görüntüleri… Onun enkaz altından çıkarılmasına sevinirken, ülkemiz adına depremden daha büyük fay kırıkları oluşturan bir topluluğu görmekte derinden yaraladı bizi…
Bir mucize karşısında o mucizeyi yaratan; insanın suya, yemeğe, uykuya değil sadece O’na muhtaç olduğunu gösteren güce hamd etmek herhalde yapılabilecek en makul şeydir. O’nun hayat verme, yaşatma, mucizesi karşısında O’nu tesbih ve tebcil etmek Müslümana en çok yakışan hasletlerdendir. Allah’ın büyüklüğünü böyle bir duygu selinde, ağız dolusu söylemekte herhalde herkese nasip olmaz. Fakat bunu bile çekememek, 91 saat boyunca bir hayatın kurtarılmasına çalışanlara sadece tekbir getirdikleri için Işid’çi yakıştırması yapmakta herhalde aklı ve kalbi olan kimseye nasip olmaz!
Benim canımı, depremde kaybettiğimiz canlar kadar, nerede kaybolduğunu bilmediğim ruhlarda yakıyor. Bugün bize İzmir depreminin gösterdiği şey depreme karşı tedbir alırken, zihni yıkıma, ruhsal çöküntüye de çare bulmak mecburiyetindeyiz. Galiba bu işin parolası da çift kanatlı çalışmak… İnsanın hem dışındaki evini hem içinde ki evini onarmak…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.