İstiklalimizin Remzi Ezan-ı Muhammedî
Bu hafta, normalde İstiklal Marşımızın kabulünü içinde barındırdığı için köşemi tamamen İstiklal Marşımıza ve kahraman şehitlerimize ayırmayı düşünmüştüm… Fakat hepinizin malumu olduğu üzere Taksim’de ezan-ı Muhammediyye’ye karşı yapılan saygısızlığı dile getirmek ve bu arsız yüzlere istiklalimizin yegane remzleri olan ezan ve İstiklal Marşımızla alakalı bir şeyler söylemek istiyorum…
Hatırlayanlarınız olacaktır, öncelerde ülkemizde özellikle kadın hakları üzerinden yürütülen tartışmalara binaen bu köşeden birkaç şey söyleme fırsatım olmuştu… Türk aile yapısının dinamitlendiğini söylediğim yazımda hülasa olarak “kadına şiddeti engellemek adına Türk aile yapısına uygun ve adil her düzenlemeye evet fakat kadını koruma kisvesi altında aile yapısını dinamitlemeye hayır!” demiştim… Gerçekten de son zamanlarda yaşananlardan amacın kadın hakları adına kazanımlar sağlamak değil de Türk milletinin sinir uçlarına baskı yaparak yeni bir kutuplaşma ortamı yaratmak olduğunu müşahede ediyoruz… Taksim’de yaşanan pervasızlık meselenin kadın hakları veya özgürlükler olmadığını malumun ilanı halinde gözler önüne serdi…
Ezan-ı Muhammediye’yi ıslıklayan, hiçbir kutsalı olmayan bir güruhun bu milletin en hassas olduğu noktalara karşı aymazca tavrı elbette hiçbir Müslüman Türk evladının kabul edebileceği bir şey değildir. İstiklal Marşımızın kabulünü kutladığımız, şehitlerimizi andığımız böyle bir haftada cevap da elbette İstiklal Marşımızdan verilecektir!
Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar ki şahadetleri dinin temeli,
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.
Akif’in topyekûn Türk milletine atfettiği bu sözler Çanakkale’deki, Yemen’deki, Sarıkamış’taki ve daha nice nice yerlerde şehit verdiğimiz adını sanını bilmediğimiz vatan evlatlarının sözleridir. Bu duygularla istiklali için mücadele etmiş bir milletin, sadece topla tüfekle gelen düşmana karşı değil Taksim’de ezanı ıslıklayan düşmana karşı da savaştığı açıktır. Fakat maddi olarak bu topraklardan sürülen düşmanın, fikri olarak bugün bazı ağızlardan salyalar akıttığına şahit oluyoruz! Yok olmaya ramak kaldığı zamanlarda bile ezanı, bayrağı, namusu için her şeyini feda etmiş bu milleti ne ağababalarınız dize getirebildi ne de siz dize getirebileceksiniz!
Ben her şeyden vareste olarak bu milletin istiklalinin en büyük nişanelerinden gördüğü ezan-ı Muhammediyye’nin bırakın ıslıklanmasını yapılan herhangi bir saygısızlığın dahi vatana ihanete eş bir suça denk geldiğini düşünüyorum.
Ezan susmasın diye mücadele etmiş bir milletin onurlu hukuk adamlarının da bu konuya kayıtsız kalmayacağını düşünüyorum… Türk milletini yaşatan unsurlar ekmek, su, aş değildir! Türk milletini yaşatan unsurlar ezan, bayrak, vatan ve adalettir!
Son sözde yine İstiklal Marşımızla olsun.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
“Medeniyet!” dediğin tek dişi kalmış canavar?
Rahmet ve dua istiklalimiz için canını veren aziz şehitlerimize, lanet ve beddua da bu milletin kutsallarını hiçe sayıp bu memleketin ekmeğini yiyenlere!
Baki selam ve muhabbetlerimle…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.