İslamsız Milliyetçilik Projesi
Son yıllarda dikkatimizi çeken bir husus hakkında uyarı yapmak ve gençliğimizi bilgilendirmek istedik. Hemen hemen birçok yerde üremeye başlayan Türkçü (!) oluşumlar, gün geçmiyor ki yeni bir falso vermesin. Türkçülüğü kendine maske edinerek, İslâm’a ve İslâmi değerlerimize küfreden alay eden alçaklar günden güne açığa çıkıyor.
Uyarıyoruz! Zaten ırkçı söylemleriyle hem insani hem de islami suç işleyen bu zerzevatlara paçanızı kaptırmayın. Genelde bunların ağına çabuk düşenler Atatürkçü, cumhuriyetçi gençlerdir. Çünkü bu oluşumlar Atsız’ın izinde, Atatürk’ün yolundayız derler de Atsız’ın M. Kemal için ‘’memlekete ahlaksızlık saçtığını, inkılap hastası bir çılgın olduğunu, memleketin soyulmasına göz yumduğunu, şuursuz olduğunu’’ aktaran ifadeler kullandığını söylemezler. (kaynaklar delilleriyle mevcuttur.) Pek cumhuriyetçi saf gençler de zokayı yutar.
Hâlbuki Atsız, cumhuriyet için en ufak rahatını feda etmeyeceğini üzerine bastıra bastıra söylemiştir. Cumhuriyet propagandalarının engellenmesi için mücadele etmiştir. Önce yürekleri yetiyorsa hakikatleri açıklasınlar. Kafalarına göre uydurdukları Laik-Cumhuriyetçi-Atatürkçü-Atsızcı harmanlamanın adını Türkçülük koymuşlar. Velhasıl zaten pembe bir yalanla kandırdıkları gençlere hakiki manada Türkçülük öğretmek bunların haddi değildir.
İlk olarak pembe yalanlarla süsledikleri zehirli fikirlerini kutsal bir davaya hizmet ediyormuşçasına gençlere akıtırlar. Kaliteli grafik tasarımları, ve özenle seçilmiş eser ve yazılarla batıl bir yönlendirme bu işin püf noktasıdır. Sonrasında gençler, kendinden farklı görüşleri aşağılama metodu, uygulandığı ve öğretildiği için bu işi yapmaktan ahmakça bir zevk alırlar. Önceleri vatansever olduğu için bunlara yanaşan ancak ırkçılık yaptıkça egosu tatmin olan gençleri ise sürpriz bir gelişme daha bekler: İslam düşmanlığı! Bu tip derneklerin başkanları ekseriyetle ya göktanrıcıyım der ateist-deistir ya da alevi Türkmen görünümlü ateisttir. Bir nevi Türkçü geçinen bu misyoner kılıklıların asıl amacı İslâmiyetin yayılışını engelleyip, genç yüreklerden imanı kaldırmaktır. Müslüman olmayı bir zayıflık olarak gösterirler, bizim egosunu tatmin etmeye alışmış gençler de yine zokayı yutar ve güya bu zayıflıktan (!) kurtularak kendini yücelteceğini sanır. Ne yücelme! Ne yücelme! Mideler bulandıran bir alçalış ve kaçınılmaz son: küfr…
Ne yani Türkçü olmayalım mı? Diyenler olacaktır.
Evet, bizler de Türkçüyüz. Türk’üz, Türkçüyüz, İslâm eriyiz. İslâm’ın izin verdiği ölçüde milliyetçilik yapar, haddimizi aşmayız. Bizim Türkçülüğümüz etten, kemikten, ırktan değil kültürdendir, davadandır. Bizim Türkçülüğümüzün şemsiyesinin altında Kürt de vardır Boşnak da diğerleri de. Kimse incinmez, zarar görmez. Ehli Sünnetizdir. İman ehli bizden zarar görmez. Bizim Türkçülüğümüz öyledir ki biz milletimize –vahabi-selefi-şii—fikirleri empoze etmeye kalkanlara set olur, sağlam itikad ve inanışımızla milletimizin bozulmamasına çabalarız. Şahsi olarak kusurlarımız olabilir fakat fikir ve hareket olarak duruş ve tavrımız budur.
İslâm'ın birçok emir, yasak ve sınırlandırması olduğu için; Muhsin Başkanın ‘’Namaz kılmayan bir Alperen davamızın neferi olamaz.’’ Osman Yüksel'in ‘’Allah, Vatan, Millet yolunda’’ ve benzeri çağrıları yerine gençlik, bu sınırlandırılmadan kaçıp, ırkçı yönlendirmeye teslim oluyor.
Neden? Çünkü İslâm'ı yayma gibi bir derdin yok. Tebliğ yükümlülüğün yok. Haramı helâli anlatmana gerek yok. Nefsinin işine geliyor. Sadece Irkçı cümleler savurup, kendinden olmayan maneviyatçı-milliyetçi kanadı aşağılayacaksın, kutsallarımızla alay edeceksin. SİZE BU OYUNU OYNATTIRMAYACAĞIZ!
Şüphesiz asırlardır özlenen asrı saadet tablosunu bu zamana nakış nakış işleyecek güzide kadro, ocaklarda yesevi ateşinde pişmiş, İslâm pınarına çölde susuz kalmışçasına dayanmış, Türklük hissiyatını aldığı her nefeste zerrelerine kadar hisseden Alperen kadrolar olacaktır.
Yine tükenmekte olan insanlık umudumuzu, ancak ve ancak Efendimiz (s.a.v)'in mübarek izlerini adım adım takip ederek, çağın hakikate hasret kalmış, başsız ve yetim çocuklarını bir baba şefkati ile İslâm'ın sıcaklığıyla tanıştırarak bulabiliriz.
Kavramların arkasına sığınarak kavramların içini boşaltan güruhlar, iki dünyada da bunun hesabını veremeyecek, bu vebalin altından kalkamayacaklar. Bize düşen, yaşantımızla benimsediğimiz kavramların arkasına sığınmak değil, manasını koruyarak, bir dağ gibi arkasında durmaktır. Seyyid Ahmed Arvasi gibi bir dava adamının kitaplarını raflarda unutursanız, mânâ özünü kavrayamamış, kendi temel amaç ve yöntemlerimizden uzak kalanlar, aslında fikrimize düşman olanların fikirlerini benimseyip, (istemeden) "öz'e" yabancılaşır. Bugün de olduğu gibi."Öz'ü" anlayamadığımız ve anlatamadığımız vakit biteceğiz. Yeniden Doğuş "öz'e" dönüldüğünde başlayacak. Fikrimize çatanların etkisi altına aldığı genç neslin buzlanmış hissiyatı, elbet Türk İslâm Ülküsünün sıcaklığıyla çözülecek. Muhsin Başkanın deyişiyle "Önümüzdeki çağ Türk çağı olacak, yükselen en gür seda İslam'ın sedası olacaktır"
Türkçülük kisvesi altında İslâm düşmanlığı yapan adileri kim finanse ediyor? Bağlantıları hangi kanat? Son senelerde artan bu grup ve derneklerin araştırılmasını talep ediyoruz. Neslimizi bunlardan koruyalım.
Hayırla kalın, Rabbime emanet olun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.