Geçen hafta konuya giriş yaptık. Günümüz ekonomik sistemlerinin yetersiz olduğunu, yeni bir ekonomik sistem arayışında olunduğunu, bunun da İslam olduğunu ifade ettik. Kaldığımız yerden devam edeceğiz.
            Ekonomi, üretim, tüketim, değişim, dağıtım ve iş bölümü gibi dört ana temel üzerine kuruludur. İsmi ne olursa olsun her ekonomik sistem de bu dört ana temel mutlaka mevcuttur. Dolayısıyla İslam ekonomi sisteminde de bu dört ana temel üzerine inşa edilecektir. Fakat İslam ekonomi sisteminde bur dört ana temel asla başıboş değildir, edille-i şer’iyye’nin kontrolü altındadır. İslam ekonomi sisteminde, üretim, tüketim ve iş bölümü gibi faaliyetler, dine ve İslam’a ters düşmeyen törelerin kontrolü altında faaliyet gösterir.
           Hangi ekonomik faaliyette bulunursa bulunsun, İslami dini karşınıza helal-haram veya serbest-yasak gibi normlar çıkaracaktır. İslam ekonomi sistemi içinde bulunan müminler, üretirken, tüketirken, mal ve hizmet alıp satarken, mülk edinirken vs. devamlı olarak helal olanı tercih ve haramdan olandan kaçınmak zorundadır. Aksi halde maddi ve manevi yaptırımlar karşısına çıkacaktır. 
           İslam ekonomi sisteminde her mümin, helal olan mal ve hizmet üretecek, helal olan mal ve hizmetleri israf etmeden tüketecek, her nefis kazandığına rehin olduğunu bilerek mal ve hizmet mübadele edecek, emaneti ehline tevhit edici bir iş bölümü şuuru içinde teşkilatlanacaktır. Bu konuda, Kur’an-ı Kerim’de: Maide Suresi 88. ve 90. Ayetlerde, Araf Suresi 31. ve 32.  Ayetlerde ve Müdessir Suresi 38. Ayetinde gerekli açıklama yapılmıştır. 
Selametle…