Irak’ın FETÖ’sü Kesnizaniler
Kesnizani’ye geçmeden önce bir kez daha ve bıkmadan tüm güçle haykırmamız gereken gerçekleri hatırlayalım. Zira zaman kötü. Olan biten her şey unutturulmaya ve 15 Temmuz’un öncesine döndürülmeye çalışılıyor.
Fetullahçılık, İslam’la ilgisi olmayan bir Hristiyancı terör örgütüdür. İstisnasız tüm fetullahçılar kafir Hristiyan aleminin fedaisi olan azılı teröristlerdir Fetullahçı Terör Örgütü, kurulduğu ve bazılarının cemaat dediği 1966’dan bu yana vardır; siyasi konjonktür icabı işlerine gelmeyen birilerinin aldığı milatların hukuki değeri yoktur. Fetullahçılık külliyyen sapıklıktır. Fetullahçılar, vitrinde Sünni İslam’ı kullanan ama Sünnilik’le İslam’la bile ilgisi olmayan, ABD destekli, eli kanlı teröristlerdir. Fetullah Gülen’in yazdığı kitaplar, sinsice Hristiyan misyonerliği yapan sapık kitaplardır.
Şimdi gelelim Fetullahçı sapıkların Irak’taki versiyonlarına…
ABD, nasıl ki Türkiye’yi işgal etmek için cehennem odunu Fetullahçıları kullanmayı planlamışsa Irak’ı işgal etmek için de Kesnizani denen Hristiyancı sapıkları kullanmıştır.
Bu arada yine ve yeniden üstüne bastırarak söylüyorum. 15 Temmuz Vakası darbe girişimi değildir, birileri hâlâ ısrarla darbe girişimi deyip olayı saptırmaya çalışıyor. 15 Temmuz Vakası bal gibi de işgal girişimidir.
Değerli okurlar, değerli gerçek avcıları, hakikatin peşinden samimiyetle giden dostlar, bizde nasıl ki sinsice FETÖ’yü kayıran şark kurnazları hâlâ varsa Irak’ta da hâlâ Kesnizanilere laf ettirmeyen Hristiyancı hainler var. Tuzak aynı tuzak, taktik aynı taktik…
Kimdir bu Kesnizani sapıklar? Kesnizanilik evvelemirde sapık bir tarikat olarak karşımıza çıkmıştır. Avurtlarına şiş sokan, cam kırıkları yiyen, ateş yutan ve bütün bunları keramet gibi yandaşlarına sunup beyinleri uyuşturan bir sapıklık… Bizdeki tek karşılığı Fetullahçılar mıdır? Elbette hayır! Bizde de aynı Kesnizaniler gibi Kadiri olduklarını iddia eden, kendilerini Galibi Kadiri diye takdim eden ve zikir ayinlerinde avurtlarına şiş sokmayı hem keramet hem marifet sayan bir tarikat var. İşin ilginç tarafı bunlar da dinler arası diyalogdan bahsediyor, minaresiz camiiler inşa ediyor ve her yerde örgütlenmeye çalışıyor. Ama Fetullahçılık bambaşka bir sapıklık… Onlar gerçekten eternasyonel ve sapıklıkta sınır tanımıyor.
Kadiri tarikatını, bir başka deyişler kendilerine Sünni İslamı maske seçen Kesnizani sapıklar, sözde Şeyh Abdülkadir El Kesnizani, oğlu sözde Şeyh Muhammed el Kesnizani önderliğinde ABD’nin Irak’taki gönüllü militanları, Hristiyanların şakirtleri oldular. Tabii dinlerini, imanlarını, inançlarını vicdanlarını kaç paraya sattıklarını tarihi süreç içinde göreceğiz. Vaktiyle Saddam Hüseyin’in eşi Sacide Hayrullah, oğlu Uday, yardımcısı İzzet El Duri ve üst düzey birçok general Kesnizani sapığı Şeyh Muhammed’in müridi olmuştur. Saddam’ın aldığı her karardan tarikat lideri haberdar edilmiştir. Düşünebiliyor musunuz? ABD bizde FETÖ’cü sapıklara yaptırdığını Irak’ta bu Kesnizani sapıklara yaptırmış. Taktik aynı, strateji aynı..!
Eli kolu bağlanan Saddam, işin aslını anladığında iş işten çoktan geçmişti. Zira ona gerçekleri haykıracak ve tarikatçı sandığın şu sapıklar aslında CIA beslemesi Amerikancı teröristlerdir diyecek biri çıkmamıştır. Kesnizaniler sadece orduyu ve Irak mülkiyesini ele geçirmekle kalmamış, Irak istihbaratında ve adliyede de köşe başlarını ele geçirmişti. Saddam’a hiçbir yerden sağlıklı bilgi gelmiyordu. Hatta Türkiye’den bile… Çünkü Kesnizanilerin Irak’ı avcuna aldığı zamanlarda Fetullahçılar da Türkiye’yi avuçlarına almışlardı.
Bugün Kesnizaniler Irak’ta sayısız şirketi, teşebbüsü, okulu hatta üniversitesi bile var. Unutanlara hatırlatalım; Fetullahçıların da adım başı okulu ve boy boy üniversitesi vardı. Adamlar akademiye bile ambargo koymuştu.
Kesnizani sapıkların liderinin oğlu Nehru El Kesnizani, Amerikan işgalinden sonra kurduğu Tecemmu’ El Vahde El Vataniyye El Iraqi (Irak Ulusal Birlik Partis) adlı partisiyle Irak Müslümanlığı üzerinde hâlâ fitne ve ifsada devam edip ABD’nin maşalığını yapıyor. Irak’taki o süreç, tüm Iraklılar Kesnizani sapıklar tarafından Hristiyan yapılana dek devam edecek. Aynı süreç Türkiye’de de işletilmiş ve tüm Türkiye halkı FETÖ’nün Hristiyanlaştırma operasyonları neticesinde bocalamaya başlamıştı. Yok Kur’an ayetlerini değiştirmeler, yok Peygamberin hadislerini reddettirmeler, yok ashabı kötülemeler, yok Amerikan ajanı hocaefendileri kutsamalar… Gerçekten de CIA’in Irak’taki Kesnizani projesi ile Türkiye’deki FETÖ projesi arasında zerre fark yok…
Zavallı Saddam, ordusunun CIA ajanı Kesnizani işbirlikçiler tarafından ele geçirildiğini bilmiyordu. Sanıyordu ki ABD ile savaşa girersek askerlerim kahramanca savaşacak, halkım da kahramanca yanımda duracak… ABD bu, hiç hesapsız iş yapar mı? Nitekim 21 Mart 2003’de Hristiyan ABD uçakları Müslüman Bağdat’ı bombaladığında bizim içimiz cız ederken Irak’ta bir grup hain işbirlikçi sevinç çığlığı atıyordu. Ardından ABD tankları Müslüman Irak coğrafyasına girdiğinde Bağdat’a kadar tek karşı atış görmeden ilerlediler. Irak’ı kimler savundu? Bir avuç Sünni vatansever… Felluce’de, Diyala’da, Enbar’da CIA ajanlarını direklere astılar, Haçlı askerlerini kurbanlık koyun gibi meelettiler.
Bütün bunları dün gibi hatırlayan biri olarak tekraren uyarmak istiyorum: Tarikatçılıkla cemaatçilikle askerlik bir arada olmaz. Ben tarikatçıyım, sabaha kadar zikir çekerim, her gün oruç tutarım, şeyhimin sözünden çıkmam diyen bir zahmet Ordudan ayrılsın, tekkesine, hocasının dizinin dibine yerleşsin. Asker, yalnızca iki yerden emir alır. Bir Allah’tan, bir de komutandan. Allah’ın emri bellidir: Dinin, imanın, devletin, vatanın, namusun için savaş! Savaş’tan kaçma ve Allah’ta başka hiçbir şeyden korkma! Komutanın vereceği emir de şüphesiz devletin bekasından, vatanın selametinden yana olacaktır… Olayın özü budur.
İçimizde hâlâ FETÖ kırıntıları, Kesnizani sapıkların kayırıcıları, CIA’in bağlantılı olduğu şıhlar şeyhler ve bunların tonla müridi var. Gözümüzü açık tutmazsak gözümüzü oyarlar.
Asla ama asla içimizdeki Felluce ruhunu kaybetmeyelim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.