İntihar mı, inkâr mı?
Nihayet seçime katılmaya hak kazanan siyasi partiler milletvekilleri listelerini YSK’ ya verdiler.
Burada önemli olan ortalığın karışıp karışmaması değil, memnun olabilecekler gibi memnun olmayacaklarda olacaktır. Bu siyasetin doğasında var.
Ancak tuhaf olan, dün kendi listemle, kendi logomla seçime gireceğim diyen hatta ben Cumhurbaşkanı adayıyım diyerek ortalıkta dolaşanlar, büyük hayallerle parti kurup iktidara talip olanlar çok büyük hayal kırıklıkları yarattılar. Dağ fare doğurdu.
Farklı düşüncelere, zıt ideolojilere, farklı anlayışlara sahip partilerin bir araya gelmesi kısmen anlaşılabilir. Çıkarları, menfaatleri öyle gerektirdi diyebiliriz. Ama partilerini bırakıp bir başka partinin listesinden vekil olmayı, o partinin intiharı, savunduğu ideolojilerinin de inkârı olarak algılanması son derece doğaldır.
Elbette ittifaklara diyeceğimiz hiçbir şey yok. Herkes herkes ile (devlet düşmanları hariç) ittifak kurabilir. Ancak, partilerinin kuruluş ilkelerini, kurallarını, prensiplerini bir köşeye bırakarak, çıkar ve menfaatlerini ön plana çıkartarak ittifak yapması anlaşılır gibi değil.
Benzer ideolojilerin, fikirlerin, düşüncelerin, gayeleri bir olanların, aynı davanın mücadelesini verenlerin bir araya gelmesi, birlik olması, hatta ve hatta partilerini kapatıp, tek vücut olmaları kadar doğal bir olay yoktur.
Ama taban tabana zıt fikirlerden ve siyasi görüşlerden oluşan partilerin bir başka partinin adı altında seçime girmelerini, partiler tabanlarına nasıl anlatacaklar bilemiyorum. Zaten anlatılabilecek bir tarafı da yok.
Bu zıtlığı, bu tenakuzu elbette anlatmaya, tabanlarını ikna etmeye çalışacaklar.
Peki, siz olsanız, partinizi bırakıp, kızınızın başındaki başörtüsünü açtırmak için ikna odaları kuran, başörtüsüne bez parçası diyen, Anayasa Mahkemesine giden, HDPKK ile kuzu sarması olan, bir partinin listelerinde yer alarak, kendini, ideolojisini inkâr anlamına gelen böyle bir “tavrı” nasıl karşılarsınız? Bunu ne ile izah edersiniz? Veya nasıl izah edersiniz? Varlık nedeniniz ortadan kalkmış olmaz mı? Bu da siyaseten intihar sayılmaz mı?
“Biz ne yaparsak yapalım, hangi kararı alırsak alalım, taraftarlarımız sorgusuz-sualsiz bizi destekler” anlayışı çok ama çok gerilerde kaldı. Unutmayın karşınızda artık, şuurlu, bilinçli, ne istediğini bilen bir seçmen kitlesi var.
Diğer taraftan, bir önceki yazımızda, “milli güvenlik sorunu var” demiş, PKK elebaşlarının demeçlerini sıralamış, gelmekte olan tehlikeyi işaret etmiş, bu anlamda bir takım uyarılar yapmıştım.
“Vay efendim sen misin bunu diyen”. Bizi tanıyan, tanımayan, seven, sevmeyen, arkadaşlarım, dostlarım, Ak Partinin çözüm sürecinden tutunda, Oslo Görüşmelerine, Habur Sınır Kapısı olaylarına, Öcalanların mektup ve demeçlerine varıncaya kadar sıralayarak, “bak görüyor musun Ak Partide geçmişte bunları bunları yaptı” diyerek anlaşılması güç bir savunmaya geçtiler.
Benim can ciğer arkadaşlarım, kardeşlerim, dostlarım. Yapmayın, etmeyin, eylemeyin, aklınızı başınıza alın. Siz ki bu ülkenin has evlatlarınız. Ak Parti o söylediklerinizin hepsini yaptı doğru. Ve yanlış yaptı, hata yaptı, kesinlikle yapmamalıydı. Nokta…
Özellikle çözüm sürecine ilk karşı çıkanlardan olduğumu söylememe bile gerek yok. O döneme ait yazılarım arşivlerde. Dün PKK ile olan tavrını nasıl ki eleştirmişsem, bugün de PKK yı inlerine gömmesini alkışlıyorum. Yanlışa yanlış diyelim, doğruya da doğru. Bize yakışan sizce de bu değil mi? “Ak Parti ne yaparsa yapsın, hatta dünyanın en iyi işini de yapsa yine de iyi yaptı, demeyiz” anlayışında mı olalım. O zaman nerede kaldı bizim dürüstlüğümüz, doğruluğumuz? Mavi Vatanı, Libya, Azerbaycan politikasını, milli savunma sanayinde yapılanları, Anadolu Siha Gemisini, Milli Muharip Uçağını, togg’u, doğalgaz çıkartılmasını vs. doğru yapıyorsunuz demeyelim mi? Zararı yok “kapı tokmağına oy veririm ama Erdoğan’a oy vermem” diye sosyal medyada çarşaf çarşaf yazın ama “dürüstlüğü” de elden bırakmayın.
Değerli arkadaşlar, kime oy verirsek verelim ama haktan, adaletten ayrılmayalım.
Yine dün nasıl ki AK Partinin PKK tavrını eleştirmişsem, bugünde Millet İttifakının paydaşlarının HDPKK ya olan tavırlarını şiddetle eleştiriyor, bir milli güvenlik sorunu yaşadığımızı söylüyorum. Millet İttifakı bu tavırlarından vazgeçinceye kadar da en ağır şekilde eleştirmeye devam edeceğim.
Bu halkın sizlerden de beklediği, HDPKK yı, siyaset üstü, partiler üstü, ülkemizin milli güvenlik sorunu olarak görmeniz, tavırlarınızı buna göre belirlemenizdir. Ak Partinin geçmişteki yanlışları, her ne yaptı veya yapıyorsa, sizin yanlışlarınızı doğru yapmaz…
Ha bir de sakın HDPKK ile Millet İttifakının bir alakası yok falan deyip milletin aklı ile alay etmeyin. Adamlar ellerine megafonu alıp bangır bangır bağırıyorlar. Sizler hala yok böyle bir şey sakın demeyin.
Selam ve dua ile. Hayırlı Ramazanlar diliyorum.
İsmet Taş – İç Anadolu Birliği Genel Başkanı
Dünya Muhabirler Birliği Türkiye Başkanı
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.