“İnsanlık” ölmesin diye
Filistin için savaşıp ölmeye hazırız.
Diyen bir ümmet olmak dileği ve duasıyla.
70 yıldır devam eden bir zulmü Tayyip Erdoğan dışında, cılız tepkilerle izleyen, kendi vicdanını rahatlatmak için etkisiz eylem ve söylemlerden öteye geçemeyen ümmet olarak, bir avuç zalimin zulmüne seyirci kalmanın hesabını nasıl vereceğiz bilmiyorum?
Binlerce yıl önce zalim Amâlika ve Kenanlıların elinde bulunan kutsal toprakları (Kudüs) bu zalimlerden kurtarmak için Allah'ın emri geldiğinde, İsrailoğulları Hz. Musa'yı yarı yolda bırakıp:
“Ey Musa! Onlar orada bulundukları sürece biz oraya girmeyeceğiz. Sen ve rabbin gidin savaşın; biz burada oturacağız.” Dediler. (Maide 24)
Şimdi ise 70 yıldır bu zulme seyirci kalan İslam alemi nüans farkıyla Kudüs’ü kurtarması için çarpık bir dua diliyle
“ Ya rabbi! Filistinli kardeşlerimize yardım et. Onları zalim İsrail’in zulmünden kurtar.”
- Haşa, Allah’ın bu duaya:
- “Emredersin kulum, başka bir emrin var mı?” diye CEVAP vermesi bekleniyor herhalde.
Evet, maalesef “Yahudileşme temayülünün" bir ürünü olan bu zihniyeti terk etmedikçe, yeryüzünde müslümanların yüzü gülmeyecektir.
İşlerini Allah'a gördürme hastalığı ne hazin bir akıl tutulmasıdır. Bakınız bu hastalığı yıllarca önce Akif çok çarpıcı bir şekilde nasıl haykırmıştı:
“Bırak çalışmayı, emret oturduğun yerden,
Yorulma, öyle ya, Mevlâ ecîr-i hâsın iken,
Yazıp sabahleyin evden çıkarken işlerini,
Birer birer oku tekmîl edince defterini;
Bütün o işleri Rabbim görür: Vazifesidir…
Yükün hafifledi Sen şimdi doğru kahveye gir!
Çoluk çocuk sürünmüş sonunda aç kalarak…
Huda vekil-i umûrun değil mi? Keyfine bak.
Onun hazîne-i in’âmı kendi veznendir!
Havale et ne kadar masrafın olursa, verir.
Silahı kullanan Allah, hududu bekleyen O;
Levazımın bitivermiş, değil mi? Ekleyen O!
Çekip kumandası altında ordu ordu melek,
Senin hesabına küffârı hâk-sâr edecek!
Başın sıkıldı mı kâfi senin o nazlı sesin:
“Yetiş!” de, kendisi gelsin, ya Hızr’ı göndersin!
Evinde hastalanan varsa, borcudur: Bakacak;
Şifa hazinesi derhal oluk oluk akacak.
Demek ki: Her şeyin Allah…Yanaşman, ırgatın O;
Çoluk çocuk O’na aid: Lalan, bacın, dadın O;
Vekil-i harcın O; kâhyan, müdir-i veznen O;
Alış seninse de, mes’ul olan verişten O;
Denizde cenk olacakmış…Gemin O, kaptanın O;
Ya ordu lâzım imiş Askerin, kumandanın O;
Köyün yasakçısı; şehrin de muhassılı O;
Tabib-i aile, eczacı…Hepsi hasılı O.
Ya sen nesin? Mütevekkil! Yutulmaz artık bu!
Biraz da saygı gerektir…Ne saygısızlık bu?
Hudâ’yı kendine kul yaptı, kendi oldu Hudâ;
Utanmadan da tevekkül diyor bu cür’ete…Ha?
Yehud Üzeyr’e, Nasara Mesih’e ibnu’llah
Demekle unsur-i tevhid olur giderse tebah;
Senin bu kopkoyu şirkin sığar mı imana?
Tevekkül öyle tahakküm demek mi Yezdan’a?
Kimin hesabına inmiş, düşünmüyor, Kur’an…
Cenab-ı Hak çıkacak, sorsalar muhatab olan!
Bütün evamire i’lan-ı harb eden şu sefih,
Mükellefiyyeti Allah’a eyliyor tevcih.”
Aynen hali pürmelalimiz bu. Fiilî duanın şartlarını yerine getirmeden, yattığımız yerden, haşa emir cümleleriyle dua ettiğimizi zannediyoruz Allah'a...
1 milyar 750 bin müslüman rahatını bozmasın, ezilen, katledilen kardeşine sahip çıkmasın. Bir avuç Yahudiye veya gücü ne olursa olsun o zalimlerin arkasında duran şer odaklarına boyun eğmek dahil her türlü işbirliğini yapsın. Sonra da hangi yüzle bilmem, mazluma yardımı Allah'a havale etsin.
Yeryüzünde Allah adına iş yapan varlık olarak, varlıkların en şereflisi olarak, yaratılan İNSAN, Allah adına adaleti, iyiliği tesis etmek için;
Zulmü engellemek, zalime haddini bildirmek için bizzat Allah tarafından halife seçilmemiş miydi?
EY İNSAN HAYDİ KENDİNE GEL!
“İNSANLIK” ölmesin diye, halife seçilen sensin.
“İNSANLIK” ölmesin diye, ölümü korkutan sensin.
“İNSANLIK” ölmesin diye, şehadet şerbetine susayan sensin.
“İNSANLIK” ölmesin diye, insanlığı katledenlere inat, onların hayatı sevdiği kadar, ölümü seven sensin.
Allah dışında hiçbir şeyden korkmayan nice az topluluklar, nice güçlü, donanımlı, sayıca üstün topluluklara, zalimler güruhuna galip gelmişlerdir.
Unuttun mu?
“Ey dipdiri meyyit, 'İki el bir baş içindir.'
Davransana... Eller de senin, baş da senindir!
His yok, hareket yok, acı yok... Leş mi kesildin?
Hayret veriyorsun bana... Sen böyle değildin.
Kurtulmaya/kurtarmaya azmin neye bilmem ki süreksiz?
Kendin mi senin, yoksa ümîdin mi yüreksiz? ...”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.