INCENDİES VE ANKARA KATLİAMI
Sinemanın insanı derinden etkileyen ve uzun süreye yayılsa da değiştirici etkisini geçen hafta bir filmle daha müşahede ettim.
‘İçimdeki Yangın’ şeklinde Türkçeye çevrilen Denis Villeneuve ‘un yönettiği ‘Incendies’ bir ortadoğu trajedisini unutulmaz bir şekilde hafızamıza kazıyor.
Suriyede, Lübnanda, Irakta ve Yemende ne oluyor diyenler bu filmi izleyince çekilen acıları daha da derinden hissedeceğine eminim.
Filmin yazarı Wajdi Mouawad aslen Lübnanlı. Film ilk önce tiyatro eseri olarak yazılmış ve ülkemizde de devlet tiyatroları tarafından ‘Yanık’ adıyla sahneye konulmuş.
Filmin konusu kısaca şöyle: Nawal Marvan bir Arap ülkesinden batıya göç etmiş ve noterde çalıştıktan sonra vefat etmiş Hıristiyan bir Araptır. İkiz çocuklarına bıraktığı vasiyette üvey kardeşlerini bulmalarını ister. İkizlerden Jeanne ve Simon Mervan annelerinin köklerine yapacakları yolculukta kendileriyle ilgili şok edici gerçekleri öğreneceklerdir.
Filmi izleyince yakın zamanda yaşadığımız Ankara katliamı gibi olayları düşünüyor insan. Ortadoğu halkları nedense bir babanın evladı gibi görmüyor birbirini ve kendisini. Burada defaatle yazdığımız gibi bunun sebebi eğitim sistemleri.
Devletine ve milletine tapan bireyler yetiştirmek isteyen eğitim sistemleri diğer halklara düşmanlığı körükleyerek ‘düşman seni yer’ ninnisiyle büyütüyor çocuklarını.
Film din merkezli çatışmanın acılarını ve getirdiği felaketleri objektif vermeye gayret etse de birazda Hıristiyan cephenin suç galerisine ayna tuttuğu için çokta tarafsız durmuyor.
Bu filme aday olduğu halde oskarı vermedilerse bir sebebi de budur belki.
Neticede bizim hikayemizi eğer bu toprakların insanları yazarsa etkili eserler ortaya çıkıyor.
Bu yüzden bolca yazmalı ve azca filmler çekmeliyiz.
Yoksa başkalarının yazdığı senaryoları oynamaya devam ederiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.