İlle De Ehli Sünnet
Yaradan… Ve O’nun en güzel eseri… Allah’ın topyekun varlığı hediye ettiği ilk ve son Varlık Nuru; Rasulullah(sav)!
Onun(sav) bize inandırdığı ve Onu(sav) bize inandıran Allah şöyle hitap etmişti: ”SEN OLMASAYDIN ÂLEMLERİ YARATMAZDIM!”
Bugün kendisini Müslüman olarak addeden bazı kimseler Cenab-ı Allah’ın bu hitabını kabul dahi etmezken, bir kedi kadar bile değer atfetmeyen cürmümüzle biz, Ona(sav) işte bu Allah kelamının sonsuz kılavuzluğu içinde inanıyoruz!
Kainatın yüzü suyu hürmetine yaratıldığı O(sav); ne bir eksik ne bir fazla,ne su katılacak ne de suyu çekilecek İslam’ın tebliğcisi olmuş; bizlere eksiksiz bir anlayış bırakmıştır.İşte o noksansız anlayış Ehli Sünnet vel Cemaattir! Bugün bunu söylemeyi imani bir vecibe kabul ediyor ve söylüyoruz: İslam,Ehli Sünnet vel Cemaattir; Ehli Sünnet vel Cemaat,İslamdır!
Bu zamana kadar ne olduysak bu anlayışa, sünneti seniyyeye sarılarak olduk ve ne olamadıysak ondan ayrıldığımız için olamadık. Bu anlayış bizi biz yaptı ve bu anlayıştan uzaklaşmak bize kendimizi unutturdu. Bu anlayışla ilkleri başaran mümtaz ilim adamları yetiştirdik, bu anlayışı temel alan muazzam bir devlet meydana getirdik ve bu anlayışla cihana hükmettik. Ne zaman bu anlayıştan uzaklaşmaya başladık işte o vakit ilmi bir kenara bıraktık, ruh kökümüze yabancılaştık ve hükümranlığımızı yitirdik. Her şey bu anlayışla beraber geldi ve her şeyi bu anlayışı unutunca kaybettik. İnanıyoruz ki; yakın zamanda gerçekleşecek olan mutlak yükselişimiz gene bu anlayışa sarılmakla olacaktır!
Maalesef bu yükselişimizi istemeyenlerin, bu mukaddes anlayışı kıymetlendirişimize mana veremeyip rahatsızlık duyanların sayısı eskiye nispetle bugün çokça fazlalaşmıştır. Bu keyfiyete verdiğimiz kıymeti idrak edemeyip bizlere mezhepçi yaftasını vuran bir güruh tarafından Resuller Resulü Peygamber Efendimiz(sav) haşa bir postacı olarak görülmekte, Onun (sav) aziz sahabe kadrosu hafife alınmakta ve hatta tahkir edilmektedir. Sahih-i Buhari, Sahih-i Müslim, Sünen-i İbni Mace gibi Peygamber Efendimizi onlardan tanıdığımız, hadisi şerifleri öğrendiğimiz baş kaynaklarımızın güvenilirliği sorgulanmakta; daha da ileriye gidilerek nebiye itaat şart mıdır tartışması yapılmaktadır.Ve en kötüsü bu güruhun mensupları neredeyse her gün boy boy televizyonlarda gösterilmekte, zehirli itikatlarını millete empoze etmeye çalışmaktadırlar.
Bizlerce bugünkü bu kaotik ortamın ve bu alandaki boşluğun en büyük sebebi ehli sünnet temelli bir devlet anlayışının bulunmamasıdır. Şu gerçek hepimizce malum: Bugün vahhabi anlayışı temel alan bir Suud Devleti mevcut… Bugün şiayı temel alan ve temsil eden bir şii İran Devleti mevcut…Bu gibi sapık itikadları temel alarak yönetilen, zehirli anlayışlarını devletlerinin politikalarına her açıdan yansıtan ülkeler günümüz dünyasında mevcut iken;bizi biz yapan Ehli Sünnet vel Cemaat anlayışını temsil eden,bu mukaddes anlayışın devletleştiği bir ülke bulunmamakta ve bu boşluktan faydalanıp mübarek dinimizi içinden kemirmeye çalışan güveler her yanımızı sarmış durumda…
Evet…Maalesef manzara böyle ve hal bundan ibaret…
Bu durum karşısında bizlere düşen vazife;”Kurtuluş fırkasında olanlar benim ve ashabımın yolunda gidenlerdir” hadisi şerifince gerçek kurtuluşun Ehli Sünnet vel Cemaat anlayışında olduğunu bilmek ve Varlık Sebebimiz Rasulullah’ın (sav) sünnetine sımsıkı sarılmaktır! Yüce Rabbim bizlere Ehli Sünnet vel Cemaat anlayışını devletleştirebilmeyi nasip eylesin.Selam ve dua ile…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.