Ahmet Fidan

Ahmet Fidan

İkinci Ankara Savaşının galibi de mağlubu da yok

İkinci Ankara Savaşının galibi de mağlubu da yok

Y eni bir seçime gidilirken siyasi partilerin yerinde bir değişim olmayacağının işaretini veriyor. İktidar ve muhalefet partileri üç aşağı beş yukarı yerlerini koruyorlar. Seçim sonunda ortaya çıkacak sonuçtan siyasi partiler şikâyetçi değiller. Siyaset arenasında yeri olmayan ama kendisine rol biçen ve iktidarın en büyük rakibi değil ama hasmı bir kesim, sürekli havayı bulandırıyor. Siyaset yelpazesinde yeri yok, iddiası da yok, ama aleni bir fitne planı peşinde koşuyor. 
Cumhurbaşkanı Sayın Tayyip Erdoğan’ı ve AK Parti’yi açıkta bırakmak en öncelikli hedefleri. Yurt içinde açtığı cephelerde yenildi. Maskeledikleri çirkin yüzü ortaya çıktı. Şimdi salvolarını sınırlar ötesinden sürdürüyor. Gâh ABD’den gâh AB den tezgâhlar kuruyor. Seçimleri bahane ederek istikrarı, gidişatı dinamitlemek, zihinleri ifsat etmek ve fesat çıkarmak için şeytani düşünce ve planlar arka arkaya devreye sokuluyor.
Birkaç ay önce hükümet içinden önemli bir isimle sohbet ederken bir tespitini paylaşmıştı. “Pek çok krizle karşılaştık. Krizleri çöze çöze uzman olduk. Bundan sonra kriz gelmeden tedbirini alıyoruz.” Demişti. Gerçekten Hükumet kriz çözmede rüştünü ispat etti.
Seçim arifesinde hava süt liman derken, hafta başında birden siyasi hava karışıverdi. Ankara’nın “hiç kitap okumayan” cedelci Belediye Başkanı Gökçek eliyle fırtına koparıldı. Başbakan Yardımcısı ve Hükumet sözcüsü Bülent Arınç’ı istifaya davet etti. Hâlbuki Arınç’a karşı sıraladığı nitelikler kendisine tıpa tıp uyuyor. 
 Ankara’nın entelektüel ve siyasi çevrelerinde Gökçek’in çıkışı sürpriz sayılmadı. İstanbul veya Konya Belediye başkanları böyle bir şey yapsaydı müthiş sürpriz olurdu.  Gökçek’in polemiği  vakayi adiyeden sayıldı. Gerek Gökçek ve gerekse Arınç bir zamanlar paralel yapının değirmenine su taşıdıkları biliniyor ve izleri hafızalardan silinmiş değil. 
 Bakanlar Kurulu sonrası Hükûmet sözcüsü olarak açıklama yapan Bülent Arınç, siyaset üslubunun sınırlarının dışına çıkan cümleler döktürdü. Söyledikleri isabetliydi veya değildi. O konuyu tartışmak bu sütunların ilgi alanı dışındadır.  Başta paralel yapı yayın organları olmak üzere büyük bir güruh olayı sevinçle, mutlulukla karşıladı. Hemen safta yerlerini aldılar.
Hadisenin üzerinden beş gün geçti. Başbakan Davutoğlu’nun ikazı üzerine Gökçek şimdilik cephe gerisine çekildi ve “Konuşmayacağını” açıkladı. Bülent Arınç, ise söylediklerinin pişmanlığını ifade etti. Ama hadise bu haliyle kalacağa benzemiyor. Tartışmalar, yorumlar sürüyor. Her iki zat sükûtu tercih etse de iktidar partisi bu olaydan, tedavisi mümkün olmayan büyük bir yara aldı. 
Bundan sonra kamuoyu gelişmeleri nasıl okuyacak ve değerlendirecek bilinmez ama birbirlerini paralel yapı üzerinden suçlayanlar sütre gerisinde husumetlerini sürdüreceğe benzemektedir. Gökçek ve Arınç yaptıkları ile kendilerine değil ama büyük bir kesime zarar verdiklerinin hala farkında değiller. 
Bir gerçeğin altını çizmekte yarar var. Toplum hafızası tahmin edildiği kadar unutkan değil. Melih Gökçek’in paralel yapıya ikramları kadar, Bülent Arınç’ın o görkemli (!) şölenlerde kameralara karşı döktürdüğü gözyaşları unutulmadı. Birbirlerini itham etmelerine gerek yok. Şayet Cumhurbaşkanı Sayın Tayyip Erdoğan’ın kararlı tutumu olmasaydı, belki de Gökçek ikramlarına devam edecek, Arınç’ta gözyaşlarını sürdürecekti.
Melih Gökçek, partisinin ve partinin başında bulunan karizmatik liderin topladığı sempatiye değil, son iki seçimde AK Partiye cephe alan ve yüzdeye bile giremeyen paralelin birkaç oyuna aldandı ve cennetten parsel satın aldığı vehmine kapıldı. Kendileri kitap okumadıkları için cennetten satın alınan tapuların gerçek olduğuna inandı.  Yaptıklarından pişman mı? Kamuoyu Gökçek’te bir pişmanlık alameti görmüyor.
Gözyaşı döken Arınç için aynı sorunun cevabı nedir?  Yakın çevresinin açıklamalarına bakılırsa onunda bir pişmanlık içinde olmadığı seziliyor. 
En kestirme yol,  iki paralel emektarı Çubuk ovasına davet edip, ikinci Ankara Savaşını bitirmelerini beklemek.  Birinci Ankara Savaşı (20 Temmuz 1402)nın galibi Topal Timur, mağlubu Yıldırım Bayezıt olmuştu. İkinci Ankara Savaşının galibi de mağlubu da olmayacaktır. Çünkü her iki taraf birilerinin dolmuşuna binerek savaş çıkardılar.
 
 
G Ü N Ü N   H İ K M E T İ
 
 “Ey îman edenler, eğer bir faasık size bir haber getirirse onu tahkıyk edin. (Yoksa) bilmeyerek bir kavme sataşırsınız da yapdığınıza peşîman kimseler olursunuz.”   
Kur’an-ı Kerim, Hucurat Suresi 
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR