İnsanların fikirleri, düşünceleri,  sahip oldukları kültür ve değer yargıları,  sistemli bir görüş ve düşüncenin eseri değilse, kaynağı Allah’ın kitabı,  Resulullah’ın sünneti değilse, o fikir, düşünce ve sahip olunan kültür, efsanelerden, masallardan, insanın egosu ve ihtiraslarından, insani olmayan değer yargılarından oluşur.  Bu da, insanı, insanlıktan nasibini almamış, insan görünümündeki yaratıklara dönüştürür.  Ermeni mezaliminde,  Hocalı Soykırımında, Yunan zulmünde, Fransız katliamlarında ve daha birçok emperyalist devletlerin işgal ettikleri ülkelerde yaptıkları işkenceler  gibi. 
Yıl  26 Şubat 1992 yer Azerbaycan. Şehir Hocalı.  İnsanlık tarihi için kara bir leke. Ermeni ordusu Hocalı ’ya saldırıyor. Ama ne saldırış!?  İnsanlık ötesi. İnsanlığın öldüğü kaybolduğu an!  Çoluk, çocuk, genç, kadın yaşlı demeden tam bir soy kırım.  Sekiz aile tamamen yok ediliyor.  Resmi rakam 613 ama bunun çok daha fazlasından bahsediliyor.  Binlerce yaralı,   binlerce esaret. 
    Katletmekle yetinmiyorlar.  İnsanların Kafa derilerini,  bedenlerini yüzüyorlar.  Ellerini kolları kesiyorlar. Karınlarını deşiyor, gözlerini oyuyorlar.  Canlı canlı, diri diri yakıyorlar. Tecavüzler,  akla hayale gelmedik işkenceler. Kaçmalarına bile fırsat verilmiyor.  Tam bir SOYKIRIM. 
    VE BÜTÜN BUNLAR ÖZGÜR !!! DÜNYANIN GÖZLERİ ÖNÜNDE OLUYOR. Kimsenin sesi soluğu çıkmıyor. Sadece izliyorlar. Cılız birkaç tepkiden öte konuşan yok. 
    Birazcık vicdan sahibi Ermeni gazeteciler bile isyan ediyorlar.  Bu durum Birleşmiş Milletler ölçülerine göre tam bir SOYKIRIM.  Orada yaşananlar saatlerce anlatılabilir.  Gözyaşlarımız kan olur akar. Yüreğimiz sızlamaktan bedenimizden çıkacak gibi olur.  Dünyada birçok gazeteci kimisi katliam der, kimisi soykırım.  Ama hiç kimse adaletin yerine gelmesi, suçluların cezalandırılması  için kılını kıpırdatmaz.  Adı ne olursa olsun ortada bir suç  var . Yüzlerce insan en acımasız işkencelerle yok edilmiş, soykırıma uğramış, binlerce yaralı bir o kadar da esir var. 
Acı üzerine acı.  Bu olaydan hiç kimse ne sorumlu tutulmuyor, ne de ceza veriliyor.  İnsan hakları mahkemesi, insan hakları dernekleri görmedim,  duymadım,  bilmiyorumu oynuyorlar. Bu yetmiyor, Cumhurbaşkanı Sarkisyan, “ Bizim hiçbir şey yapamayacağımızı sananlar, Hocalı’ya baksınlar”  Bir adım daha ileri gidiyor; “Bizim neslimiz, Karabağ aldı, bizden sonra ki nesilde Ağrı’yı alsınlar” Ağzında ki esas baklayı çıkartıyor. 
Azerbaycan topraklarının % 20 sini işgal eden Ermenistan, yayılmacı politikası ile,  Azerbaycan ile Türk Devletleri arasında ki bağı kesmek için her türlü oyunu oynamakta, tezgahı kurmakta. Ermeni lobisini bütün dünyada Ermenistan’a destek için bütün güçlerini seferber etmektedirler.  
Özgür dünya dedik. Dünya gerçekten özgür mü?  Yoksak emperyal devletlerin iğrenç emellerini gerçekleştirmek için  birkaç güçlü ailenin elinde oyuncak mı?  İnsanlarda o  oyuncakların figüranlarımı?
Peki, geriye kalan devletler, insan toplulukları neler yapıyor?  Üç-beş güçlü ailenin çizdiği yaşam biçimine razı mı oluyorlar? Hocalıya adalet nasıl gelecek? İnsanlıktan nasibini almamış caniler cezalandırılmayacak mı? Hocalı’nın sessiz çığlığı ne zaman dinecek? Yoksa 25 yıldır böyle gelmiş, böylemi gidecek? Bu soruları çoğaltabiliriz. 
Kafanızdan geçenleri okur gibiyim. SADECE HOCALI MI?  Onlarca İslam ülkesinde milyonlarca Müslümanın kanı akmadı mı? Katliamlara, soykırımlara uğramadılar mı? Ve hala başta Orta Doğu olmak üzere dünyanın bir çok ülkesinde Müslümanlar katledilmiyor mu?
PEKİ ÇÖZÜM?
Tek bir çözüm var! Yerli ve milli olmak.  Kendi söküğümüzü kendimiz dikmek.  Müslüman ülkeler yöneticilerini seçerken buna dikkat etmeli. Beyinleri cıvıldaşmış, mideleri bir yerlere bağlı yöneticilerle yönetilen ülkeler,  esaret altında yaşamaya, katliamlara uğramaya, kan ve gözyaşlarına razı olmaya mahkûmdurlar. 
Emperyal devletlere rest çekme zamanı geldi de geçiyor. Ayağa kalkma zamanı.  Diriliş zamanı.  Bütün İslam Ülkeleri için. Aksi halde bizler daha çok Hocalı’lar yaşarız. 
Son iki yüz yıl dünya tarihine bir bakalım.  Askeri ve Ekonomik topluluklar, Paktlar kuruldu. Yeni güç merkezleri oluştu. Ve bunların hepsi Hristiyan veya başka dinlere mensup ülkelerin oluşturduğu topluluklar.  Bu topluluğu oluşturan ülkelerin, diğer ülkeleri işgal etme, ihtilaller yapma,  isyanlar çıkarma, katliamlar, soykırımlar gerçekleştirme, her türlü sömürü düzenini kurma gibi hakları  kendilerinde görebiliyorlar . Ancak kendilerinin dışındaki bir ülkenin  askeri ve ekonomik yönden gelişmesine, atılım yapmasına asla izin vermiyorlar.  İŞTE ÖZGÜR DÜNYA!!!
Burada bir gerçeğin altını çizmemiz gerekiyor. Gerçekleri ne kadar söylersek söyleyelim,  mazlum milletlerin sıkıntılarını ne kadar dile getirirsek getirelim, bütün yollar Türkiye’nin güçlü olmasına çıkıyor. Dün olduğu gibi bugünde mazlum ve esir milletler, Türkiye’nin hamiliğine muhtaç.
Hocalı’ya adalet mi? Mazlum ve esir milletlerin hürriyetine kavuşması mı? Katliamların ve soykırımların durması mı? Hepsi Türkiye’nin güçlenmesine, bir GÜÇ MERKEZİ oluşturmasına bağlı. 
Bakın Ermeni Cumhurbaşkanı hedef gösteriyor, “Karabağ bizim neslimiz aldı, Ağrı’yı da gelecek nesiller alsın” Hangi cüretle, hangi cesaretle bu hedefi gösterebiliyor.  Bu cesareti ve gücü nereden alıyor? Bu hedefi Türkiye olarak, Türk Milleti olarak çok iyi okumamız lazım. 
O halde bizde hedefimizi net koyalım.  
KENDİ GÜÇ MERKEZİNİ OLUŞTURMUŞ, DÜNYA DA SÖZ SAHİBİ GÜÇLÜ DEVLET, GÜÇLÜ MİLLET.
  BU HEDEFİN GERÇEKLEŞMESİ İÇİN, VARIMIZI YOĞUMUZU ORTAYA KOYUP, YERLİ VE MİLLİ İDEALLERİMİZDEN ASLA VAZGEÇMEMİZ LAZIM.  TÜRK MİLLETİ İÇİN, MAZLUM VE ESİR MİLLETLER İÇİN, GELECEK NESİLLERİMİZ İÇİN BUNA MECBURUZ.  HOCALI YA ADALET DE BÖYLE SAĞLANIR, DÜNYA DA AKAN MÜSLÜMAN KANIDA ANCAK BÖYLE ÖNLENİR.
İsmet TAŞ
          İç Anadolu Birliği Genel Başkanı