Son zamanlarda medyanın ne denli din, devlet, millet düşmanı olabileceğine dâir çeşitli yazılarım oldu. Yine baskı aşamasındaki kitabım “FETÖ’nün Medya Yapılanması” da medyanın çirkinliklerine dâir çarpıcı izahatlarla dolu. Bugünkü yazımda da maalesef güncel bir medya vakıasına yer vereceğim.
Konumuz Nagehan Alçı…
Bu kadın acaba hangi yeterlilikle, liyakatle önemli gazetelerin köşe yazarı veya televizyondaki tartışma programlarının gediklisi olabiliyor? Önünü kim açmış, hangi yollardan yürümüş de gelmiş ve destekçileri kim olmuş? Bunların mutlaka çok iyi araştırılması gerekir.
Neden derseniz… O kadar çok “neden” var ki..!
Bir defa bu Nagehan denen kadın ve kocası Rasim, Fetullahçı teröristlerin  finans kaynağı Bank Asya’dan düşük faizle kredi alarak kendilerine Boğaz'da yalı satın almışlardı. Ev demiyorum, evcik demiyorum, yalı diyorum. PKK demiyorum, DEAŞ demiyorum, FETÖ diyorum. Gelmiş geçmiş terör örgütlerinin en kansızı, en dinsizi, en imansızı…
Neyse FETÖ’nün bankasından kredi çekip yalı almakta ne var ki diyelim, diğer mevzulara geçelim.
Nazlı Ilıcak’ı bilirsiniz. FETÖ’nün tescilli kalemşörlerinden. Geçenlerde bir videosunu izledim. Süleyman Demirel’le teröristbaşı Gülen’in yan yana oturduğu bir programda kalabalığa dönük coşkulu bir konuşma yaparken Fetullah Gülen aşkından neredeyse ağlayacak… Bir de videonun başında Yaşar Nuri Öztürk arz-ı endam etmez mi..! Aman Allah’ım, ilk defa bir video izlerken kusasım geldi. İşte Nagehan denen kadın, bu Nazlı Ilıcak’ın neredeyse avukatlığına soyunmuş,18 Eylül 2017’deki köşesinde bakın hele neler yazmış:
“Nazlı Ilıcak’la 2013-2014 döneminde çok program yaptık, Gülenistlerin darbeci bir çete olup olmadığına dair çok kavga ettik. Evet o hep sonuna kadar bu örgütü savundu, Fethullah Gülen’in karanlık yüzünü göremedi. Fakat şimdi çok pişman. Gülen’den nefret ediyor. 1 yılı aşkın süredir cezaevinde ve 73 yaşında. Onun yaşında birçok sanık yaş haddinden tahliye edilip tutuksuz yargılanıyor. Konu Nazlı Ilıcak olduğu zaman istisna yapılmayacağını, salı günkü duruşmada yaşı dikkate alınarak onun da tahliye edileceğini umuyorum…”
Hayırdır Nagehan… Sana mı düştü bağımsız Türk yargısından Nazlı’nın salıverilmesini beklemek?
Onu da geçtim, lafa bakar mısınız, fetullahçı teröristlerden “gülenist” diye bahsediyor. Yapma ya..? Dünyanın en azılı teröristleri, firavunların mumyalarını lahitlerinde ters döndürecek, şeytana pabucunu ters giydirecek derecede münafık fetullahçılar ola ola gülenist oldu, öyle mi? Yahu kadın, teröriste terörist demeyi öğreneceksin. Bunu sana biz öğreteceğiz, bunu sana vatanseverler öğretecek, bunu sana katil dediğin DEVLET öğretecek! Gülenist diye bir şey yoktur; teröristbaşı zındık Fetullah Gülenin terörist militanları vardır. Bunu kafana yaz!
Bunun kocası da bir âlem! Beyaz TV ekranlarında Boşnaklar için “kusturmalı Boşnak …” ifadesini kullanan Rasim, karısının az evvel bahsettiğim yazıyla aynı gün yayımlanan yazısında diyor ki:
“Gülen'in 1970'lerin sonundan itibaren devletin ve yargının içine ektiği fidanlar ağaç olmasa bu devrim yapılamazdı ve askeri vesayet rejimini hiçbir güç yıkamazdı...” Diyor. Al birini vur ötekine! FETÖ’nün 15 Temmuz 2016’dan itibaren değil 1966’dan itibaren, İzmir Kestanepazarı’ndaki ilk gavurluklarını yapmaya başlamasından itibaren terör örgütü olduğunu kabul edemeyen bir zihniyet. Çare yok, Rasim’e de fetullahçıların en baba teröristler olduğunu öğreteceğiz.
Nagehan’ın aslında yığınla tartışmalı videosu, yazısı ve sâiresi var. Bunlardan özellikle ortalıkta dolaşan bir tanesini aktarmak istiyorum. Videoda Nagehan diyor ki:
“AKP iktidarı ve Fetullah Gülen hareketi cemaat, taraf değiller; bunlar birbirlerine alternatif de değiller; bunlar kader arkadaşları ve aynı noktaya da bakıyorlar ve hep de güç birliği yaptılar ve Türkiye’nin bu önemli mücadelesini de bu güçlülüğün çok önemli bir payı oldu. Maalesef bu kavga -daha doğrusu kavga değil köpürtülmeye çalışılan kavga var havasını iki tarafın içinden de bazı isimler özellikle de hararetlendirmeye çalıştılar- ben özellikle bunu çok üzülerek takip ettim. Böyle bir şey bütün bu sürecin geri gidip iki tarafın da çok büyük zarar görmesine sebep olabilir.
Sayın Başbakan bu gidişi de görmüş olabilir ve arada böyle bir ikilik olmadığına da işaret etmek için -Fetullah Gülen ile Tayyip Erdoğan arasında herhangi bir ters düşme ve sâire söz konusu olmadığını söylemek için- binlerce insanın önünde belirtti. Fetullah Hoca’yı Türkiye’ye çağırdı, çok da iyi yaptı. Çünkü bakın Fetullah Gülen’i kendi vatanından uzak tutan şartların bugün Türkiye’de hiç biri yok.
Belki kurumsallaşma anlamında bir takım noktalarda daha atılacak adımlar var ama FETULLAH HOCAEFENDİ’yi Türkiye’de yaşayamaz hale getiren insanlar bugün yargı konusu yapılıyorlar, onu görmek lazım. Dolayısıyla artık bu kadar MİLYONLARIN GÖNLÜNDE TAHT KURMUŞ BİR İSMİN kendi vatanından uzak durmasının anlamsız olduğunu düşünüyorum ben. Sayın Başbakan’ın o çağrısını da çok doğru buluyorum. Fetullah Hoca’nın Amerika’da olması Türkiye’ye zarar veriyor.”
Haydi çık işin içinden! İşte bu kadın, TV’lerde millete akıl satıyor; daha da olmadı “KATİL DEVLET” deme cüretinde bulunabiliyor. Katil hükûmet olabilir, katil bürokrat olabilir ama katil devlet olmaz! Devlete katil diyenin devletle sorunu vardır. Devlete katil diyenin FETÖ ile sorunu var mıdır, onun takdirini de saygıdeğer okurlara bırakıyorum.
Ey Nagehan, bana şu satırları yazdırıp zamanımı heba etmeme neden olan kadın, şunu kafana iyi sok: Dinler arası diyaloğu savunmak küfürdür. İbrahimi dinler diye saçmalamak küfürdür. Kur’an’ı keyfine göre dizayn etmeye çalışmak küfürdür. Bunları yaparken Müslüman olduğunu iddia etmek ve türlü tevil zırvalıkları Müslümanlara yutturmaya çalışmak ise küfürden daha aşağı olan münafıklıktır. İşte bu yüzden Fetullahçılar şer’en münafıktır. Senin hoşuna gitse de gitmese de gerçekler bundan ibarettir.
Sen ey Nagehan, Nurettin Soyer’in 1971 yılında Fethullah Gülen ve örgütüne değil Nurculara dava açtığını iddia ediyorsun. Hadi oradan, senin karşında çocuk mu var?
Sana bir de kötü haber vereyim Nagehan… Türk Ordusunda bundan böyle panzehir işlevi görecek vatansever askerler görev alıyor. Onlar, FETÖ iltisakı nedeniyle kulaklarından tutulup atılan askerlerin boş bıraktığı safları dolduracak, zaafları giderecek. Göreceksin ki FETÖ artıkları sadece ordudan değil her yerden silinip atılacak, hatta medyadan bile..!
Ve sen, kim mikropmuş, kim panzehirmiş, çok iyi anlayacaksın!