Hep Birlikte Düşünmeliyiz
Geçtiğimiz hafta Sakarya’da yaşanan Suriyeli anne ve bebeğinin vahşice katledildiği olaya ülke olarak hepimiz çok üzüldük, kahrolduk. Cenaze törenini ekranlar başında gözyaşları ile izledik. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, katledilen Suriyeli anne ve bebeğinin cenazesinde, "Bize ne oldu ki vicdanımıza ve merhametimize sığınan bebeğin katili olduk. Bunun üzerinde hep birlikte düşünmeliyiz” demişti. Evet bunun üzerinde etraflıca düşünmeliyiz.
Ensar olma mesajlarıyla ülkemize kabul ettiğimiz Suriyeli mültecilere nasıl oldu da bu kadar kinlendik. Bunu düşünmeliyiz. Biz gerçekten ensar olma bilincine varabildik mi? Bunun üzerinde düşünmeliyiz.
İslam tarihinde Ensar olarak anılan Medine halkı; Mekke'de zûlüm altında olan ilk Müslümanları şehirlerine davet etmiş, onlarla evlerini, topraklarını paylaşmışlar. Medineliler kentlerinin bu davet nedeniyle düşmanların saldırısına maruz kalmasını göze almışlar. Bizim bu bilince ulaşmamızı geçtim, biz bunu ne kadar anlayabiliyoruz. Kendimize dersler çıkarabiliyor muyuz? Önemli olan bu.
Geçtiğimiz Cuma hutbesinde dinlediğimiz vaaz içerisinde bahsi geçen bir hadiseyi aktarmak istiyorum. Bir keresinde aç bir insan Hz. Muhammed'in huzuruna gelmiş. "Çok açım, bana yiyecek bir şeyler verin" demiş. Hz, Peygamber evine haber göndererek yiyecek bir şeyler varsa gönderilmesini istemiş. Kendisine sudan başka bir şey olmadığı bildirilmiş. Bunun üzerine Hz. Peygamber yanındakilere hitaben: "Bu adamı evinde misafir edecek var mı?" şeklinde buyurmuş. Ebu Talha (ra):"Ben varım" demiş ve onu alıp evine götürmüş. Ama orada da durum aynı imiş. Hanımı sadece çocukların yiyeceğinin olduğunu söyleyince karısına lambayı söndürmesini ve o yiyeceği getirip misafirin önüne koymasını söylemiş. Üçü birlikte sofraya oturmuşlar. Karı koca sanki yiyormuş gibi ellerini getirip götürerek hareket ettirmişler. Yemeği o aç misafirin yemesine fırsat vermişler. İşte hakiki ensar olmak bunu gerektirir. Biz bu anlatılan hadise karşısında düşünüyor muyuz? Ders çıkarıyor muyuz? Ülkemizde mülteciler ile ilgili gelen acı haberler karşısında bütün vatandaşlarımızın vicdanı ile hesaplaşması gerekir.
Rızkı veren Allah'tır. Herkes kendi rızkını yer. Paylaştıkça çoğalır. Müslümanım diyen bir insan bunlara sorgulamadan inanır. Müslüman cömert olur. Müslümanın komşusu açken kendisi tok yatamaz. Şimdi gelelim ülkemize gelen Suriyeli mültecilere bakış açımıza. Suriyeliler zulümden kaçarak ülkemize sığındılar. Biz Türk misafirperverliği ve İslam ahlakı ile bu insanlara hoşgörü göstermeliyiz. Onlara yardımcı olmalıyız. Suriyelilere devlet tarafından uygulanan kolaylıkları sorgulamamalıyız, kıskanmamalıyız. Bunları sorun etmemeliyiz, aksine bunları desteklemeliyiz. Her vatandaşımız elinden geldiği ölçüde bu sığınmacı mazlumlara destek olmalı. Onları suçlamamalıyız. Onlara kötü gözle bakmamalıyız. Onları korumalıyız ve sevmeliyiz. Çünkü biz yaratılanı severiz yaratandan ötürü. Hep birlikte bunu düşünmeliyiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.