Ahmet Sefa DİKTEPE

Ahmet Sefa DİKTEPE

FETÖ’yle mücadele

FETÖ’yle mücadele

15 Temmuz hain kalkışmasından bu tarafa üç seneyi aşan bir zaman geçti... Bu zaman zarfı içerisinde FETÖ’yle mücadele bağlamında iktidardan muhalefete, yazar-çizer takımımızdan kahvede oturan insanımıza kadar toplumun bütün kesimlerinden zaman zaman bu mücadelenin doğru yürütülemediğini duyduk... Anadolu’da bir söz vardır “şuyuu vukuundan beter” derler bazı olaylar karşısında... İşte bu mesele de tam böyle bir mesele... Dedikodusu gerçekleşmesinden kötü...
Millet vicdanında böyle bir algının oluşması her şeyden evvel adalet mekanizmasını ve hukuk sistemini tartışmanın merkezine taşıyor. Yargının karar alırken siyasi karar alıcılardan etkilenmesi gibi bir kanaati de taşımaya neden oluyor. Bizim için devlet adaletle ayakta duran bir yapıyı temsil eder. 
İşte adalete yönelen böyle zaafi bir hissiyatın devletin tamamına hâkim olacağı su götürmez bir gerçektir. Hukuku kendine zırh olarak konumlandıran değil herkes için adalet mefhumuna hizmet eden bir noktaya taşımak tümüyle devleti korumaktır. Asıl amacı zaten böyle bir algının oluşturulmasına hizmet etmek olan bir terör yapısıyla mücadele ederken kendi elimizle bu algıyı oluşturmak devlete ve millete verilebilecek en büyük zararlardandır.
Bürokratından generaline, yüksek yargı mensubundan en alt birimlerine kadar devlet kadrolarımızın tamamına sızarak kurumlarımızı çalışamaz hale getiren bu örgüt, silahlı işgalin öncesinde Türkiye’de zihni bir işgale kalkıştı. Bu işgal devletin tüm imkânlarını millet lehine değil kendi menfaatlerine çeviren ve bunu da milletimizin kutsallarına yaslanarak yapan bu terör örgütü karşısında devletin zaafiyeti olarak algılandı. 
Fakat devletin sinir uçlarını ele geçirmek suretiyle kendine mümbit terör sahaları açan bu yapı bugün hususiyetle üzerinde durmaya çalıştığımız adalet mekanizmamızda da büyük yaralar açtı. Ya bendensiniz ya da hainsiniz diyerek ele geçirdikleri kadrolar vasıtasıyla birçok insanı “hukuk” adı altında mağdur ettiler. Bugün ülkemiz belki bu mağduriyetlerin bir kısmını çözmüştür ve çözmeye de devam etmektedir. 
Fakat bu sahada özellikle FETÖ’yle mücadele hususunda FETÖ’cülerin açtığı yaralar kapatamamamız ve onlarında işine gelen bir algıyı hala üzerimizden atamamış olmamız bu mücadeleye ciddi zararlar veriyor. Hükümetimizin kendi içerisinde “Fetö Borsası” gibi söylemlerden doğan yanlış algı ayrıca kafalarda istifham yaratan bazı salıverilmeler bu algıyı besleyen en önemli amillerdir. FETÖ yargılamalarındaki şeffaflık ve bu işin üzerine ciddiyetle eğilmek, sapla samanı ayırmak suretiyle sarsılmaz bir adil yargılama süreci oluşturmak bu meseledeki istifhamların kaybolması için büyük bir önem taşımaktadır. FETÖ terör örgütünün tabiri caizse somut gücü kırılırken zihni işgali de kırılmak zorundadır. Yoksa FETÖ ile FETÖ’cüler gibi mücadele etmek yeni terör örgütlerinin doğmasına zemin hazırlayacaktır.
Yeni FETÖ’lere zemin hazırlamamak için devletimiz aynı kafa yapısının mahsulü olan ve yeniden bu topraklarda zihni ve fiili işgale kalkışma ihtimali olan tüm yapıları da son noktaya gelmeden kazımalıdır. 
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR