Farklılıklar üzerine
Bu hafta farklılıklar üzerine fikirlerimi anlatacağım.
Doğada ve toplumda gözlemlediğimiz üzere farklılık hem faydalı olaylara hem de zararlı ve tehlikeli durumlara kaynak olmaktadır.
Evrende var olan, ısı farklılığı, yoğunluk farklılığı, basınç farklılığı, kütle farklılığı, kitle farklılığı… madde dünyasında gördüğümüz dinamizmin kaynağıdır. Bu farklılıklar olmasaydı, evren statik olacak ve yaşam olmayacaktı. Canlılar dünyasında da durum aynıdır. Bitki olsun, hayvan olsun bütün canlılar farklı türlere, ırklara, ailelere ve farklı özelliklere sahiptirler.
Bu farklılıklar evrende ki hareketliliğin sebebidir. Hareket bir açıdan yaşamın diğer açıdan ise ıstırabın ve istismarın nedeni olur. Bu durum beşerî hayat için de aynıdır. İnsanlar irsî ve çevre faktörleri sebebiyle farklılık barındırmaktadır. Sosyologların yaptığı incelemeler doğrultusunda toplumlar sanayileştikçe, büyüdükçe, sosyal temaslar çoğaldıkça, bu farklılıklar azalmaktan ziyade artmaktadır. Bu artış durumu özellikle çevre faktörlerine bağlı olan durumlarda zaman ilerledikçe ciddi bir hâl almaktadır. Bu durumun sonucu olarak yer yüzünde zengin milletler, fakir milletler, güçlü ırklar, zayıf ırklar, yüksek sınıflar alçak sınıflar, mutlu fertler, mutsuz fertler gibi tezatlar ortaya çıkmaktadır. Bu tezatların artışı ile şikayetler ve buna paralele olarak da huzursuzluklar giderek artmaktadır.
Burada belirtelim ki, bazı farklar doğaldır ve mecburidir. Bu farkları yok etmemiz mümkün değildir. Mesela buna örnek olarak, yaş farkları, cinsiyet farkları, boy, kilo farkları, güç, zekâ ve duygu farklarını söylemek yeterlidir.
Toplumda, bu farklılıklardan kaynaklı istismarlar oluşturmak mümkündür. Bu farklılıklar yok edilemeyeceğinden ötürü, bu farklılıklardan istismarın doğmasını önlemenin yolu fertlerin ve toplumun içten ve dıştan bir kontrolü ile mümkündür. Bu konuda özellikle eğitim ve hukuk önemli görev ve sorumluluk üstlenmektedir.
Eğitimle, istismarın kötülüğünü anlamış, dini, vicdani ve ahlaki bir otokritiğe sokulmuş bireyler, doğal ve irsi faktörlerle elde etmiş ve gelişmiş bulunan güçlerini ve üstün niteliklerini başka insanların aleyhine kullanmaktan kaçınırlar.
Dini, ahlaki ve vicdani bir otokritiğe sahip olmayan fertler, üstün zekâ ve güçleri ile toplumun ve doğanın en zalim istismarcısı olabilirler. Böyle bir insan ister kapitalist olsun ister komünist olsun ister faşist olsun zulme yol ve imkân bulabilir. Bu tür insanlar kanunları dahi kendi zulümleri doğrultusunda bir araç olarak kullanabilirler. Vicdani ve otokritikten uzak olan zekalar karşısında hukukun ve sistemin gücü oldukça etkisiz kalır.
Selametle…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.