Yusuf Akoğul

Yusuf Akoğul

Farkına varış

Farkına varış

Milletimizin en belirgin özelliği, “hür yaşama ve cihana hâkim olma” iradesi olmuştur. Türk tarihinde bu iradeyi gösteren örnekler, olaylar çok fazladır. 

Türk milleti hâkim olduğu coğrafyada münasebette bulunduğu başka milletlere zulmetmemiş aksine hoşgörülü ve adil davranmıştır.

Bundan dolayı Türk milletinin başarısını sadece kılıç kuvvetine sığdıranlar için bu düşünce eksik ve yanlış olacaktır. Çünkü bu başarıların sonucunda ortaya çıkan medeniyetin kurucuları sadece kumandanlar, askerler değildir. 

Hoca Ahmet Yesevi, Mevlana, Hacı Bektaş Veli, Yunus Emre gibi bütün insanlığı sevgi ile kucaklayan ve birleştiren velilerin çok büyük payı vardır.

Anadolu’yu fetheden ecdadımız her yere camiler, medreseler inşaa etmiş tekkeler kurmuşlardır.

Şair şiirinde der ki;

Cihân-ârâ cihân içindedür ârâyı bilmezler/O mâhîler ki deryâ içredür deryayı bilmezler.

(Yani cihanı süsleyen(Allah) cihanın içindedir ama (insanlar) aramayı bilmezler/Denizin içinde olduğu halde denizden habersiz balıklar gibi.) 

Şairin de bahsettiği gibi milletler umumiyetle kendilerinin vücuda getirdiği kültür eserlerinin değerini pek fark etmezler.
Bunun sebebi ise asırlardır tarihin farklı aşamalarında oluşturulan eserlerin millete tabii gelmesidir.

Fakat Türk kültür ve medeniyeti ile ilk defa karşılaşanlar için meydana gelen eserler nazar-ı dikkati celb edecek kadar orijinaldir.

Dolayısıyla bir kültürün içinde yaşarken göremediklerimizi, farkına varamadıklarımızı mülahaza edince görürüz. Mülahaza edince bir farkına varış, bir şuur oluşacaktır.

Maalesef Türk milleti kendi değerlerinin değerini bilmediğinden, üzerine kafa yormamasından ve bu değerlerin milli varlık bakımından ehemmiyetini anlayamamasından çok şey kaybetmiştir daha da kaybetmektedir. 

Esas olan ferdin ve milletin kendi kendini bilmesi aynı zamanda kendi varlığını korumasıdır.

Göktürk Kitabeleri hayret verici bir uyanıklıkla bize kendi kültürümüze sıkı sıkıya sarılmamız gerektiğini vasiyet ediyor.

Bunun aksine gençlik ilim ve teknikten çok arzularının peşinde heyecan verici konular üzerine eğiliyorlar. Yapıcılıktan çok yıkıcılık daha zevkli geliyor. 

Kültür bu hususta yetişme tarzıyla da yakından ilgilidir. 

Türkiye’nin karşılaştığı mesele sadece maddi imkânlar meselesi değil, Türk milletini yaşatacak ve ileri götürecek örnek insan meselesidir.

Biz kendi değerlerimizle çağa uygun, yeni, ileri bir kültür ve medeniyet vücuda getirmek zorundayız.

Süleymaniye’yi ortaya koyan bir milletin çocukları bugün Türk şehirlerini çirkinleştiren beton yığınlarına tahammül etmemelidir.

Aynı teknik, malzeme ile çağın en güzel mimari eserlerini oluşturmalıdır. 

Bu taklitle olacak iş değildir bu ancak kendini bilmekle mümkündür.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
SON YAZILAR