Ailenin güçlendirilmesi için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi hedefiyle kurulan Meclis Araştırma Komisyonu, bazı televizyon kanallarında yayınlanan evlilik programlarını mercek altına aldı.
***
Yapılan araştırmalara göre halkın yüzde 79,1’i bu programların Türk aile yapısını bozduğuna inanıyor. Geçen yıla göre RTÜK’e şikâyet sayısı yüzde 12 artan evlilik programlarının yayından kaldırılıp kaldırılmayacağı tartışmaları devam ederken; bu programların zararları Meclis Araştırma Komisyonunun raporuna da yansıdı. 
***
Evlilik programlarının olumsuz etkisi olduğunu düşünenler bu tür yayınların topluma yanlış örnek olması, şov amaçlı olması, reyting uğruna mahremiyetin gözler önüne serilmesi ve adaylara eş seçimi gibi konularda eğitim verilememesi olarak görüyor.
HERKES ŞOV PEŞİNDE!
Evlilik programları adeta kişisel şov programına dönüşmüş durumdadır. Programa katılan bütün adaylar birer şovmen edasıyla taliplerini kabul ediyor ve reddediyor. Evlilik için orada bulunduklarını iddia etseler de aslında evlilik ile hiçbir alakaları olmadıkları ortadadır.
Hayatlarında görmedikleri adayları karşılarında görenler bir hiç uğruna insanların gurur, onurlarıyla oynuyorlar. Bu insanları televizyonda izleyenler özellikle de genç kız ve erkekler meşhur olmak için kendilerini kullandırıyorlar. Hepsinin amacı zahirde evlilik olsa da hep farklı amaçlara hizmet ediyorlar.
Gelin ve damat adaylarının sosyal medya hesaplarını incelediğinizde programa çıkmadan önce yurdum vatandaşı olanlar programdan sonra büyük bir sanatçı edasıyla paylaşım yaparak sosyal medya hesaplarında da takipçilerini kandırıyorlar. Ve hepsinin sosyal medya hesapları birer reklam ajansı olarak hizmet veriyor. Evlenmek isteyen insanın reklam ile ne işi olur?
Neyin reklamını yapıyorlar?
Neyi tanıtmaya çalışıyorlar?
Neden reklam yapmak için uğraşıyorlar?
…

Bu sorular uzayıp giderken aslında gerçek amaçlarını ortaya koyuyor. Evlilik bahane şov şahane…
***
MAHREMİYETİ YERLE BİR ETTİLER
İnsanların evlilik yolunda her şeylerini bu denli ortaya televizyon ekranlarda yansıtmaları aslında toplumumuzun nasıl yıkıldığını gözler önüne seriyor. Annelerinin babalarının gözleri önünde gençlerin kirli ilişkileri reyting uğruna harcanıyor.
Evde müzmin olan gençler televizyonda birer canavara dönüşerek adeta insanların gözleri önünde kendilerini mahvediyorlar.
Sevginin içine bu kadar insanın girdiği hiçbir yerde görülmemiştir. Hele de o programda yer alan yorumcu şovmenlerin amacını anlamak gerçekten imkânsız. Ayrıntılı ve detaylı bir inceleme yaptığım bu programlarda insanların sosyolojik baskılardan dolayı nasıl sıkışıp kaldıklarını görmek çok kolay oluyor. İnsanlar baskılar üzerine hayatlarını şekillendirirken aslında televizyon reytinglerine kurban olarak mahremiyetlerini yerle bir ediyorlar.
 
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI TELEVİZYON İZLİYOR MU?
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bu evlilik programlarını neden incelemeye almıyor? 
*
Sağlıksız ve ahlak seviyesi düşük ilişkilerin her gün ifşa edildiği bu programlarda daha kaç tane gencin hayatının mahvolmasını izleyeceğiz? 
*
Gerçekten samimi bir şekilde soruyorum Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Dr. Fatma Betül Sayan Kaya bu evlilik programlarını izlemiyor mu?
*
 Bu programlarda yaşanan rezilliklerin aile müessesine zarar verilmesine daha ne kadar seyirci kalınacak? 
*
Evlilik programları gerçekten evliliğe mi yoksa toplumumuzun da karşı çıktığı flört ilişkilerine mi yardım ediyor? 
*
Flörtten ileriye giden evliliklerin sayıları bu kadar az iken sevgili olan çiftlerin sayısında ki artış azımsanmayacak kadar çoğalıyor hem de ailelerinin gözlerinin içine baka baka birlerini aldatıp yasak ilişkiler kurarlarken… Daha ne kadar bu rezilliklerin ifşalarını televizyondan izleteceksiniz?
***
RTÜK’ÜN KESTİĞİ CEZALAR CAYDIRICI DEĞİL Mİ?
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu bu evlilik programlarından çektiği kadar başka programlardan çekmemiştir sanırım. Ama nedense hala caydırıcı bir ceza olmamasından dolayı sanırım hala programlar yayın hayatını sürdürüyor ve sadece reyting savaşlarına yenik düştükleri takdirde yayından kaldırılıyor. RTÜK’e gelen yüzlerce şikâyete rağmen bu programlar yollarına devam edebiliyorsa şunu sormak mümkündür, “RTÜK’ün kestiği cezalar caydırıcı değil mi?”
NE YAPACAĞIZ?
Evlilik programları için yapılması gerekenlerin en başında programların kaldırılması gerekmektedir ama bu ne yazık ki başarılamamaktadır. Ama en azından “Temel amacımız kişilerin bulunduğu durumu duygusal ve mantıksal olarak tüm açılarıyla hızlı bir şekilde kavrayarak uygulanabilir çözüm üretmek” olan ve aile danışmanlıklarında öncelikle aileyi oluşturan fertlerin birbirini tanımasını ve nasıl davranması gerektiğini güzel ve nazik üslubuyla öğreten uzman Dr. Zafer Akıncı gibi aile terapistlerinin programlar düzenleyerek aile hayatının daha nasıl güzelleştirilebilir sorusunun cevabını insanlara anlatmasıyla olur.
Akıncı’nın evlilikleri kurtarma için vermiş olduğu öneriler dikkate alınarak mevcut evliliklerin kurtarılması gerekmektedir. 
***
İslam’da evlilik maksadı, her şeyden önce Allah’ı razı etmek ve karı-koca olarak birlikte ibadet etmek, birer Müslüman olarak Allah’a karşı olan vazifeleri yerine getirmektir. Bu temel yaklaşım, muhtemelen Müslüman olmayan veya Müslüman olarak daha az inançlı çiftlerin evlilikleri arasındaki en büyük farktır. Daha modern bir yaşam tarzını benimsemiş çiftlerde bireysellik ve birey olarak evlenmeye yönelik motivasyon (örneğin aşk, hayat arkadaşı bulmak, çocuk sahibi olmak, hatta bazen geleceği garantiye almak veya sosyal sınıf atlamak) ön planda dururken İslami şartlara göre evlenen çiftlerde, birlik ve aile olarak Allah’a ibadet etmek ön planda gelmektedir. İşte bu da başlı başına bir televizyon programı içinde verilmelidir ki evliliklerin bir anlamı olsun. İslamiyet’in ışığından mahrum olan evliliklerin evlilik programları adı altında nasıl olduğunu hepimiz görmekteyiz. Elhamdülillah Müslümanız demesini bildiğimiz gibi bu programları da Müslümanın bakış açısıyla yeniden dizayn etmeliyiz. İki insanın evliliği iki dünyanın birbiri içinde biz olma gayreti ve düşüncesidir. Unutmayın iyi evliliğin kuralı İslamiyet’in düsturlarını uygulamaktan geçer. Eğer siz sadece toplum baskısından dolayı evlenmeye yöneliyorsanız derin bir dehlizin içine düşmüşsünüz demektir…Vesselam…