Erken seçim değil erken mutabakat
23 Haziran İstanbul seçimleri tamamlandı ve iktidar sandıktan beklemediği bir sonuçla 15 sene sonra ilk defa mağlup olarak çıktı… Siyasi analistler bu seçimin sonuçlarını yorumlaya dursun biz asıl meselemize dönelim… Nedir bizim asıl meselemiz diyecek olursanız. Tabi ki “memleket” meselesi…
Yapılan iyi işlerin mükâfatını nasıl iktidar alıyor ve siyasi güce tahvil ediyorsa yapılan yanlış işlerin mesuliyetinin de o iktidara yüklenmesi o kadar doğaldır. Fakat muhalefet edilirken bile gözden kaçırılan husus yapılan yanlış işlere dair cümle kurarken yanlışı düzeltmekten çok yanlış yapanı örselemeye yönelik olmaktır. Tabi bu anlayış iktidarın muhalefete dair siyasi bakışının da bir yansıması… Toptancı bir anlayışla onlar ne derse desin zaten yanlıştır demek en az birinci tutum kadar tehlikelidir.
Önceliğimiz birbirine karşı önyargılı tavırlarla birbirini ötekileştiren anlayıştan uzaklaşarak çokluk içinde birlik olmayı başarabilmektir. Birlik olmak kendi fikrinden olmayanı ötekileştirmek değil onunda memleket menfaatine cümle kurabilmesinin önünü açmaktır. Birlik olmak fikirler, siyasi anlayışlar ne kadar farklı olursa olsun bu ülkenin temel meselelerine dair getirilecek çözümlere herkesin katkı sunabilmesini sağlamaktır. Birlik olmak memleketin karşı karşıya olduğu sorunların çözümü noktasında “milli mutabakat” ekseninde beraber hareket edebilmektir.
Şu an ki tabloya bakıldığında 2023 yılına kadar ülkemizde bir seçim görülmemektedir. Birçok siyasi parti liderinin de dile getirdiği gibi erken seçimde söz konusu edilmemeli artık ülkenin rotası seçimlere değil kangren olmaya başlayan meselelerimize kilitlenmelidir.
Fakat erken seçim yapmayalım da ülke düştüğü durumun içinde daha çok debelensin ve bunun faturası da iktidara kesilsin anlayışını aşırı derecede sakat ve yanlış görüyorum. Muhalefet bu süreçten sonra ülkenin temel meseleleri bağlamında daha çok katkı sunmalı ve sorumlu bir anlayışla bu meselelerin çözümü noktasında yol gösterici rol almalıdır. İktidarda kulaklarını muhalefete tıkamadan ortak bir süreç yürütmek için milletin onlara verdiği yetkiyi bu sürece liderlik ederek kullanmalıdır.
Herkesin malumu olduğu üzere ülkemiz senelerdir terör belasıyla boğuşmaktadır. Başta PKK ve FETÖ olmak üzere bilcümle terör örgütleri milletimizin birliğini bozmaya cehd etmiş ve bin yıllık yurdumuzdan bizi atmaya and içmiştir. Terör belasına karşı yapılacak ciddi bir mücadelenin iktidar veya muhalefet eksenli siyasi çekişmelerden uzak tutularak verilmesi elzemdir. Özellikle PKK’nın ve FETÖ’nün siyasi uzantılarına dair ciddi bir mücadelenin verilebilmesi bu şarta bağlıdır. Yani teröre karşı mutlak çözüm milli mutabakattır.
Gençlerimiz de manevi olarak ahlaki bir terör bataklığının içinde hapsedilmeye çalışılmaktadır. Gençliğimizin de kafalarını ve gönüllerini habis emelleri için etki altına almaya çalışanlara karşı mutabakatla mücadele etmek mecburiyetindeyiz.
Devlette nepotizmin değil liyakatin esas olduğu bir anlayışı hâkim kılmak için mutabakat etmek zorundayız.
İktisadi bunalımımızın maddi ve manevi arka planını çözmek ve bu gidişi mutabakatla durdurmak mecburiyetindeyiz.
Çevremizi ateş çemberine çevirerek bizim üzerimizde de bilek güreştirme gayretinde olan küresel devletlere karşı topyekûn bir mücadeleyi gerçekleştirebilmek için mutabakat etmeliyiz.
Yine bildiğiniz üzere umutla bizlere yönünü çeviren birçok coğrafya için günlük siyasi çekişmelerden uzak bir anlayış geliştirilmesi lazımdır. Doğu Türkistan, Yemen, Kırım… ve bütün gönül coğrafyamızda Anadolu’dan yakılacak bir meşale beklenmektedir. Bu meşalenin siyasi partisi yoktur! Bu Anadolu insanının gönlündeki kordur ve bu kor ancak bir mutabakatla ışığını tüm dünyaya yayabilir.
Kimsenin biz kazandık sarhoşluğuna kapılmadan, herkesin “milli mutabakat” ekseni etrafında toplanması lazımdır. Ezcümle ülkeyi rahatlatacak olan erken seçim değil erken mutabakata varabilmektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.