Deprem kuşağında yaşadığımızı unutmayalım
Türkiye, Elazığ’da meydana gelen 6,8 büyüklüğündeki deprem sonrasında adeta kenetlendi.
Devlet ve millet el ele vererek depremzedelerin yaralarını ilk andan itibaren sarmaya çalıştı. Belki de dünyada örneği olmayan büyük bir dayanışma örneği yine ülkemizde gösterildi.
Acımız bir olunca bir ve beraber hareket etmenin ne kadar yerinde bir davranış olduğunu bir kez daha kanıtladık. Buradan tüm devlet kurumlarımıza ve yardımsever vatandaşlarımıza bu dayanışmadan dolayı bir kez daha teşekkür ediyorum.
***
Deprem, ülkemizin kaçınılmaz bir gerçeği. Yaşanan üzücü hadiseler gösterdi ki her an deprem olacakmış gibi doğal kaynaklı bu afetlere hazırlıklı olmalıyız. “Deprem öldürmez, tedbirsizlik ve bina öldürür” anlayışı ile sürekli hareket etmemizde fayda var.
Depremin ne zaman, nereden geleceğini bilmediğimiz için tedbiri elden bırakmamak gerekiyor. Deprem kuşağında yaşadığımız için bu durumu aklımızdan çıkarmamakta fayda var.
Tedbirimizi almaz, yönetmeliğe uygun bina yapmaz; depreme dayanıksız binaları tespit edip yerine yenilerini inşa etmezsek olası bir depremde acılarımız katlanır. Buradan çağrımdır, yöneticilerimizin gözünü seveyim bir an önce bu konuda ivedilikle bir eylem planı başlatılmalı. Riskli yapılar hızla belirlenmeli. İnsanlarımıza deprem bilimci daha fazla oluşturulmalı. Yoksa bu işin şakası yok.
Unutmayalım ki doğal kaynaklı afetleri engellemek mümkün değil; ama zararlarını en aza indirmek elimizde.
Japonya malumunuz bu noktada önemli bir örnek. Büyük şiddetteki depremleri bile kazasız atlatıyorlar. Neden? Çünkü deprem kuşağında olduğunu bildiği için tüm önlemlerini ona göre almış.
Biz de coğrafyamızda geçmişten bu yana olan büyük depremleri önümüze koyalım, durumun ne kadar ciddi olduğunu bilelim ve ona göre hareket edelim.
İş işten geçmeden önlemlerimizi alalım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.