Dede Korkut Kitabı Han’ım Hey Kitap Severlerle Buluştu
D ünya dilleri sıralamasında en eski yazılı metinlerle Türkçe ön sıralarda yer almaktadır. Orhun Abideleri, Türklerin İslâmiyet’i kabulünden önceki yazılı metinler. İslâmiyet’in kabulünden sonra yazıya geçirilen edebiyat metni “Dede Korkut Kitabı” denebilir. Yeni nesiller, son derece önemli bilgi kaynağı “Dede Korkut kitabı” ile ilk tanışmaları lise yıllarına denk gelmektedir. Lise edebiyat kitaplarında Dede Korkut metinleri zihinlerde çocuksu çağrışımlar bırakacak şekilde düzenlendiğinden derin izler bırakmaz.
Hâlbuki Dede Korkut hikâyeleri sözlü edebiyatımızın yazıya geçirilen son derece önemli metinlerdir. Yeni nesillere aktarırken çok yönlü incelenmesi, açıklanması ve anlatılmasını gerekir. Diğer alanlarda olduğu gibi tarih ve kültürümüz kasten ve taammüden ihmal edilmiştir. Öyle bir ihmaldir ki nesillerin kendine güvenini kaybetmesinin önemli sebeplerinden birisidir. O yüzden “Biz adam olmayız” sözü değişmez bir kaziye olarak nesillerin zihinlerinde yer etmiştir.
Tarihimizin bilinmezlerine keşifler yeni yeni başlıyor. Harf inkılabı ile yok sayılan muhteşem mazi ile arasına örülen duvarlar yıkılıyor ve yeni keşif yolları açılıyor. Tarihin temel taşı eserler yeniden yayınlanıyor. Eserleri kaynağından okumak ve tatmak için Osmanlıcaya karşı heyecanlı bir merak ve öğrenme arzusu gelişiyor. Bu merak nesilleri geçmişiyle buluşturuyor ve kucaklaştırıyor. En can alıcı örneği geçen gün Ankara’da yaşandı. TOBB tarafından büyük bir emek ve gayretle hazırlanan “Dede Korkut Kitabı” tanıtım toplantısı ile entelektüel çevre buluşturuldu.
Toplantının açılışında TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu kısa ama öz bir konuşma yaptı. Hisarcıklıoğlu:
“Dede Korkut Kitabı, Türklerin bilinen en eski destanlarındandır. Dede Kokut bilinen en eski ve büyük Türk bilgelerindendir. Dede Korkut Kitabı’ndaki hikâyeler tarih boyunca dilden dile, anlatıcıdan anlatıcıya aktarılan bir sözlü gelenek ürünüdür. 15 ve 16. Yüz yılda yazıya geçirilmiştir.” Sözleriyle toplantıyı açtı.
TOBB’un Eskişehir yolundaki ikiz kuleleri salonunda yapılan tanıtım toplantısına yoğun bir ilgi vardı. Siyaset ve kültür çevrelerinden kitap sever çok sayıda davetli katıldı. İtiraf etmeliyim ki Başbakan Sayın Davutoğlu’nun konuşması etkileyiciydi.
-“ Kitaplar onu anlayanlar için bir rehberdir. Kitabın olduğu odada edebe mugayir yaklaşıma rastlanmaz. Her şeyi bildiğini zanneden bir insan yeni bir kitapla tanıştığında öğreneceği çok şey olduğunu öğrenir. Kibirle etrafına bakan bir kişi yeni eserle tanıştığında, o eserin ruhunu kavradığında katedeceği çok yol olduğunu öğrenir. Hele bu bir klasikse, bir milletin tarihteki yürüyüşünü temsil eden, sözlü kültürden yazılı kültüre aktarılmış eserse elinize aldığınızda o sizi etkilemeye başlar. Görünüşte siz ona hocalık yaparsınız ama gerçekte o size hocalık yapar, kendini okutur. Görünüşte siz özne o nesnedir ama gerçekte siz nesne o özne olmaya başlarsınız. Dedem Korkut kitabını elime aldığımda, değerli başkanımız verdiğinde, eve gidip tefekkür edince Allah’a hamd ettim ki böyle köklü ataların torunlarıyız. Allah’a hamdettim ki bugün nesillerimiz buna sahip çıkacak tarih ve mekân ruhuna sahip. O yüzden, minyatürlere kendi ruhlarından esintiler veren sanatkârlarımız ve ilim adamlarımıza tek tek teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.
Başbakan Sayın Davutoğlu’nu dinlerken yanımda oturan önemli bir mevki sahibi dostum, kulağıma eğildi ve “Hiç kitap okumayan ve bunu hicap etmeden söyleyen bir belediye Başkanının partisine mensup olduğunu acaba biliyor mu? Kitap okumayan bir belediye başkanı AK Parti’nin sırtında yük değil mi?” diye sordu. Bahse konu kitap okumayan zat o toplantıda yoktu. Bulunsa sürpriz olurdu.
Toplantı sonrasında davetlilere iki ciltlik “Dede Korkut” kitabı hediye edildi. Sıvama kapaklı, kutuda ki kitap, adeta “Beni Oku!” diyordu. Eve gelip kitabı açtığımda kendimi yeni bir dünyada bulduğumu söylemeliyim.
“Dede Korkut Kitabı” takdim yazısında detaylı bilgiler verilmektedir. “Dede Korkut Kitabı’nın biri Almanya’nın Dresten’de, öbürü Vatikan’da olmak üzere iki orijinal yazması vardır. Dresten nüshası 12, Vatikan nüshası 6 hikâyeyi içermektedir. Kitabın orijinalleri Oğuz Türkçesi anlatımı ile Osmanlıca kaleme alınmıştır. Kitap 13 aylık bir çalışmanın ürünüdür. Bu kitap aynı zamanda Dede Korkut’u anlama kılavuzudur. Vatikan nüshası tıpkıbasımı Türkiye’de ilk kez yayınlanıyor. Tarihimizde 18 ayrı sanatkârın 20 ayrı minyatür yaptığı ilk orijinal eserdir.”
Kitap 5 ana bölümden oluşuyor. “Dede Korkut’un tarihi kimliği ve kişiliği. Hikâyelerin biçim incelemesi, Hikâyelerin içerik incelemesi, Hikâyelerin sadeleştirilmiş metni.”
Kitabın 2. Cildinde ise Drsten ve Vatikan tıpkıbasımları yer almaktadır.
Prof. Dr. İlhan Genç başkanlığında Prof. Dr. Atabey Kılıç, Prof. Dr. İ. Hakkı Aksoyak tarafından hazırlanan kitap, 1492 sayfadan ibaret. Kitap hakkında başka bir ayrıntı, uzun yıllar zarar görmeden dayanıklılıkta antibakteriyel kâğıda basılmış.
Sofraya konulan yemeğin bir de mutfağı vardır. Bu kitabın hazırlanmasında en önemli hizmetin şeref payı TOBB Başkanlığının Basın Danışmanı aziz dost Hasan Erbay’a aittir. Önceki eserlerde olduğu gibi kalıcı hizmetlerinden dolayı kendisini tebrik ediyorum.
G Ü N Ü N H İ K M E T İ
“Hakkın yandırdığı çırağın yanında dursun.
Kadir Tanrı seni namerde muhtaç eylemesin
Han’ım Hey!..
Dede Korkut
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.