Çöl Kaplanı Fahreddin Paşa
Fahreddin Paşa, Medine Müdafaası sırasında bir Cuma vaazında kendini böyle tanıtıyordu “Bali Bey oğullarından Fahreddin”. Malkoçoğlu Bali Bey’in torunu olan Fahreddin Paşa akıncı dedelerinin topraklarında Rusçuk’ta doğdu ancak 93 Harbi nedeniyle ailesiyle birlikte İstanbul’a gelmek zorunda kaldı. Fahreddin Paşa bir asker olarak birçok cephede savaştı, birçok muhabereye katıldı ancak Mustafa Kemal Atatürk’ün deyimiyle “yaşarken adını tarihe altın harflerle yazdıran komutan” olma payesini iki cihan serveri Peygamber efendimizin mübarek kabirlerini İngilizlere ve isyancı Araplara teslim etmemek için verdiği şerefli mücadele sayesinde aldı.
Osmanlı Devleti, dört bir taraftan saldıran düşmanlarla ve içindeki azınlık isyanlarıyla uğraşıyordu. Mekke emiri olan Şerif Hüseyin; hükümete savaşa katılmak için hazır olduğunu belirtiyor, İstanbul hükümetinden altınlar alıyor ancak topladığı askerleri Kanal Cephesi’ne sevk etmemek için her seferinde bir bahane buluyordu. Şerif Hüseyin’in bu hareketlerinden şüphelenen Cemal Paşa, Fahreddin Paşa’yı Medine’ye gönderdi. Fahreddin Paşa Medine’deyken Şerif Hüseyin’in öncülüğünde Arap İsyanı başladı ve bunun üzerine Fahreddin Paşa, Hicaz Kuvve-i Seferiyyesi Kumandanı olarak Medine’yi savunma görevini üstlendi.
İngiliz ajanı Lawrence önderliğindeki isyancılar Hicaz bölgesindeki tüm şehirleri işgal etmişti, Medine şehrinin ise etrafı sarılmış şehre giriş çıkışlar tamamen kapatılmıştı. Şehre erzak ve su ikmali dahi yapılamıyordu ancak Fahreddin Paşa tüm bunlara rağmen teslim olmayı aklından dahi geçirmiyordu. Hatta teslim olmaktansa Hz. Peygamber’in mübarek kabrini havaya uçurarak kendisini feda edeceğine dair yemin ediyordu.
Mondros Ateşkes Antlaşması imzalanmıştı ve bu antlaşmanın 16. maddesine istinaden bütün birliklerin teslim olması gerekiyordu. Paşa, bir İngiliz torpidosunun mütareke şartlarını kendisine iletmesine rağmen şehri müdafaa etmeye devam etti. İstanbul’un Mondros Mütarekesini kendisine tebliğ etmek üzere yolladığı yüzbaşıyı hapsetti. İngilizlerin baskısı üzerine bu defa padişahın imzasını taşıyan bir teslim emri Medine’ye gönderildi. Fahreddin Paşa bu emri de dinlemedi. Mondros Mütarekesinden 72 gün sonra kendi subaylarının baskısıyla şehri teslim etmeye razı oldu. Paşa bir Cuma hutbesinde askerlerine şöyle seslenmişti:
“Bu mübarek makamdan Bali Bey oğullarından Fahreddin olarak sesleniyorum. Türk gibi ahdettik! Müslüman gibi ahdettik! Osmanlı gibi ahdettik! Medine’yi bir İngiliz yüzbaşısına asla teslim etmeyeceğim.”
Fahreddin Paşa ahdini tutamamanın hüznüyle ağlayarak Medine’yi terk etmek zorunda kaldı ancak akıncı dedelerinden aldığı mirasın üzerine koyarak tarihin en şerefli sayfasında yerini aldı.