Çocuklar Kutsal Emanetlerdir - 2
Çocuklar bu hayattan tat almamızı sağlar gerçekten. Çocuklarımız olduktan sonra biraz da onlar için yaşamaya başlarız. Ağzımızın tadı, evimizin neşesi, geleceğe dair ümitlerimiz, hatta bir tür ölümsüzlük projelerimiz olur yavrularımız.
Çizgi film olduğu halde sadece beni değil seyreden herkesi hıçkırıklara boğan bir film vardır: “Ateşböceklerinin Mezarı”. İkinci dünya savaşı esnasında, daha dört yaşındayken açlıktan ölen küçük kız Setsuko'nun gerçek hikayesinin anlatan 1988 Japon yapımı bu filmi ikinci kez seyretmeyi başaramam. Bırak seyretmeyi, bu film her aklıma geldiğinde tatlı Setsuko'nun neşeli sesiyle abisi Seita'ya seslenişi kulağımda çınlar.
Vittorio De Sica'nın 1948 İtalyan yapımı meşhur “Bisiklet Hırsızları” filminde ekmek peşinde koşan yoksul Antonio baba ve ona yardım edebilmek için çaresizce çabalayan on yaşındaki oğlu Bruno'nun hikâyesi kalbimi titretir.
Ya Mecid Mecidi'nin 1997 İran yapımı “Cennetin Çocukları” filmine ne demeli? Fakir bir ailenin çocukları olan Ali ve Zehra isimli iki küçük kardeşin, gariban babalarından hem korkarak hem de ona acıyarak bir çift ayakkabıyı sessizce beraber kullanmak zorunda kalmalarının öyküsü ne kadar can yakıcıdır!
Bütün çocuklar gerçekten cennetin çocuklarıdır.
Ve Allah'ın büyüyünceye kadar koruyup kollayalım diye bize teslim ettiği kutsal emanetleridir.
O emanete hıyanet etmek Allah'a ihanet etmek gibi bir şeydir.
Allah bizi bu en kıymetli emanetlerine hıyanet ettirmesin.
Allah bizleri, cennet kokulu yavrularımızın kıymetini bilen kullarından eylesin.
Hak vaki olup bu dünyadan gittiğimizde evlatlarımızın hafızalarında bizden yadigâr olarak sadece şefkatli bakışlarımız, koruyucu kollarımız, sevgi dolu okşayışlarımız, onları muhabbetle bağırlarımıza basışlarımız kalsın.
Salih Cenap Baydar
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.