Cevapsız Sorular
Geçtiğimiz Cuma ve Cumartesi günlerinde, Irak’ın kuzeyinde Pençe Kilit operasyon bölgesinde bölücü terör örgütü pkk’nın yaptığı saldırılar sonucunda yirmi dört saat içinde on iki kahraman Mehmetçiğimiz şehit oldu. Şehitlerimizin ruhları şad, mekanları cennet olsun. Şehitlerimizin kederli ailelerinin, kahraman silah arkadaşlarının hülasa bütün milletimizin başı sağ olsun.
Pkk denen bölücü terör örgütüyle neredeyse 40 yıldır mücadele ediyoruz. Bu terör örgütünün hain elleri tarafından yüzlerce vatan evladını toprağa verdik. Yüzlerce ana evlatsız, yüzlerce evlat babasız kaldı. Yüreklerimizi sızlatan bu son saldırıdan sonra olanlar bize gösteriyor ki artık bazı şeyleri tekrar düşünmeli, doğru sorular sorarak bir durum muhakemesi yapmalıyız.
Düşünmeye evvela şehitlerimizin daha kanı kurumadan terör örgütünün meclisteki izdüşümü olan partinin kongresinde terörist başı ve bebek katili öcalan için sloganlar atılıp halay çekilmesiyle başlayalım. Bu hainlere, bu şerefsizlere daha ne kadar maaş ödeyeceğiz? Anayasa Mahkemesi bu hainlerin ismi ne olursa olsun kurduğu partileri bir daha açılmamak üzere ne zaman kapatacak? Partinin kapatılmasını geçtim bu milletin ekmeğini yiyen Anayasa Mahkemesi üyeleri bu hainlere hazine yardımının kesilmesine dahi neden mâni olup duruyor? Ya da bizim gibi meclisinde vatan haini besleyen kaç ülke var?
Mesela müttefiklik ilişkilerini de düşünmenin vakti gelmedi mi artık? Söylemesi kolay, herkes müttefik ancak kaçı gerçek manada Türkiye’nin lehine olacak bir işe girişti? Yıllardır mücadele ettiğimiz terör örgütü pkk ve onun Suriye’deki kolu ypg… Hangi müttefikimiz ikisini de bir görüp terörle mücadelede halis niyetlerle bize destek veriyor? Hangi müttefikimiz aklımızla alay eder gibi ypg’nin pkk’yla ilişkisi olmadığını iddia ediyor? Ya da bu hain saldırıda Amerikan birliklerinin standart piyade tüfeği M16A4 kullanılmasına ne demeli? Bu teröristler bu silahı nereden, kimin eliyle ve nasıl elde etti?
Düşündükçe insanın aklına sorular gelip duruyor. Sorular ne kadar çoğalırsa çoğalsın bütün cevaplar tek bir adrese yöneliyor. Bu adresi de bütün Türk milleti zaten biliyor. Ya içte ve dışta ayağımıza takılmaya çalışan prangaları kırarak bir ölüm-kalım mücadelesi vereceğiz ya da aynı cenderenin içinde bir 40 sene daha debelenip duracağız. Bedeli her ne olursa olsun benim tercihim ilkinden yana…