Evet, bugün değerlerimiz körelmeye yüz tutmak üzere. Farkında olmadan gün be gün kültürümüzden, maneviyatımızdan, milli değerlerimizden kısımlar kopuyor. Hâlâ bazı meselelerde önlem almazsak vaziyet çok daha kötü hâllere gelebilir.

Çocuklarımıza vatan millet sevgisiyle milli değerlerimizi aşılamalıyız. Zayıflamaya başlayan aile ve akraba yapımızı güçlendirmeli, gelecek nesillere de örnek olmalıyız. Gençlerimizi modanın taarruzundan korumalıyız. Kızıyla, erkeğiyle evlatlarımızı güzel ahlak üzere yetiştirmeye çabalamalıyız. 

Bugün bütünüyle gençlik kuşatma altındadır. Edepsizliğin; maddiyatçılığın, modanın, egoizmin, ateizmin ve türlü zehirli düşüncelerin kuşatması altındadır. Türlü oyunlarla, teknolojinin yanlış kullanması ile gereksiz uğraşlarla neslimiz oyalanmaya çalışılmaktadır. Çaremiz yeniden maneviyata dönüştedir. Özünü kavrayabilme ve değerlerine sahip çıkmaktan çekinmeme şuuruyla hareket etmeliyiz. 

Okuyarak, kendimizi geliştirerek veyahut çeşitli yollarla hakikate ermenin peşinde ömrümüzü tüketmeliyiz. Bir fikre ve duruşa sahip olmayanlar, gündelik siyasetin yahut göze sokulan gündemlerin sarhoşluğunda erimeye mahkûmdurlar. Dedikodunun, fitnenin ve cehaletin sarmaladığı topluluklar düşünmeyen ve hakikatin peşinde olmayan topluluklardır. Menfi huylarımızı bırakmaya güzel ahlak sahibi olmaya çalışalım. Ayrılık içinde değil birlik içinde yaşamanın tadına bakalım. Farklılıkların zenginlik olarak görüldüğü, öteleştirmenin olmadığı sokakları, mahalleleri kurmaya çabalamak bizim elimizde. Düşünen, idrak eden ve hakkı savunan nesillerin ortaya çıkmasına uğraşmak bizim elimizde…
Maddeci değil maneviyatçı, tüketen değil üreten, (boş) konuşan değil düşünen olalım. Hem kültürümüzü yozlaştırmak yerine geliştirmiş hem de üzerimize doğan mesuliyet yükünü hafifletmiş oluruz. 
‘’Çağımız buhranda, kurtuluş İslâm’da!’’