Türkiye 16 Nisan’a kitlenmiş durumda. Artık yeni bir varoluş mücadelesinin ilk adımlarının atılma vakti geldi. Kısacası toplumsal dayanışmanın, bölgemizdeki coğrafyada yaşanan gelişmeler, batı ve AB’ye bakış açımız ve en önemlisi gelecekle ilgili hesapları yeniden gözden geçirmek durumundayız.
Diplomatik ilişkilerimizi tam anlamıyla masaya yatırarak, ülkemizin varoluşunu tehdit oluşturan tüm yapılarak karşı yeni bir duruş sergilemeliyiz. Kirli ittifaklar ve bölgemizi yangına çevirenlere karşı önemli mihenk taşlarından biri olacağı kanaatindeyim.
Yani kendini sürekli yenileyen, sisteminin çarklarını durmadan çalıştıracak, esaslı bir gelecek hesabının yol haritasını en net haliyle çizmek zorundayız.
Tarihimizin o ağır yükünü omuzlarımıza yüklemek zorundayız. Biz istesek de, istemesek de hem coğrafya, hem medeniyet ve geçmişimiz yeniden dönüşüm için bizi çağırıyor.
Yeni dünya düzeninde cepheler yeniden şekillenirken, başka başka ortaklıklar kuruluyorken yeni yeni düşmanlar ortaya çıkıyorken, bizim de bu durumda yeni bir pozisyon almamız kaçınılmaz olduğunu çok net görebiliyoruz.
Artık gözümüzü açmalıyız. Şuan en yakın tarihe bile bakacak olursak, Halkbank ve THY operasyonlarıyla neler yapmak istediklerini, akıllarından nelerin geçtiğini, Türkiye’nin atmış olduğu adımlar doğrusunda ilişkilendirebiliyoruz.
İngiltere’nin AB’den ayrılışıyla birlikte Almanya büyük bir panik içine girdi. Artık bir yaşanmanın ve çöküşün sinyalleriyle birlikte duraklama dönemine girildiğini görüyoruz. Artık iki dünya savaşı sonrasında olduğu kadar güçlü ve belirleyici olmadıklarının farkındalar. Artık yenidünya düzeni ve yeni güçlerin belirleyiciliği öne çıkıyor. 
Türkiye karşılığı içinde olanların operasyonları devam edecek. Haçlı ruhuyla bütünleşerek, yeni düşmanlar ve korkularla İslam dünyasının üstüne gelmeye devam edecekler. Ama şunu unutmayın ki asıl patlama Avrupa’nın içinde olacak. Kendi içindeki iç savaş pek yakında şahit olacağız.
Artık devran dönüşü başladı. Bu zamana kadar biz ne ile yüzleşiyorsak, onlar da aynısıyla yüzleşecek. Bu kutlu yürüyüşte saflarınızı sık tutun. Yoksa bu hesaplaşmanın içinde hiçbir zaman zayıflara yer olmayacak. 15 Temmuz’da yaşadıklarımızı gördükten sonra bu saatten sonra ellerini ovuşturarak bekleyenlere ancak kölelik yaparsınız onu da onlar isterlerse..