Bu bomba tutanın elinde patlayacaktı
Neresinden tutsan elinde kalacak olan, okulları, öğretmenleri ve öğrencileri nitelikli-niteliksiz diye ayrıştıran, okullara yerleştirme de çok karmaşık ve saçma bir düzensizlikle her şeyi bir birine katıp karıştıran bir sistem, yeni orta öğretime geçiş sistemi. Maç esnasında kural değiştirirseniz, sonuç ancak bu olurdu.
Perşembenin gelişi Çarşambadan bellidir. Göz göre göre, acelece alınmış bir karar ve değişiklikle Liseye Geçiş Sisteminin, ölü doğan bir çocuk olduğunu anlatmak için çırpındık durduk. Ama maalesef sesimizi kimseye duyuramadık. Sen ölü doğan çocuğu yukardan aşağıya bürokratların üstüne at. “Haydi bu ölüye can verin bakalım.” de... Bu mümkün mü?
Bu konuda asıl sorumluluk işin başındaki insanların basiretsizliği demeyeceğim, cesaretsizliğidir. Sayın Cumhurbaşkanımızın televizyon ekranlarından:
“ Bizim zamanımızda TEOG mu vardı?” Sözünün altını alelacele, panik haliyle doldurmaya çalışan cesaretsiz yetkililer maalesef, normal sürecini tamamlamamış anne karnındaki bebeği sezaryenle almaya kalktılar. Biz uyarmıştık. “Lütfen yapmayın. Bu bebek yaşamaz. Bu düpedüz ölü doğum olur. Derhal bu yanlışı durdurun” dedik. Ama hiç bir Allah'ın kulu cesaret edip bu işin yanlışlığını Cumhurbaşkanımıza anlatamadı. Maalesef bizim de bugüne kadar böyle bir fırsat elimize geçmedi. Şimdi bu karmaşık ve fiyaskonun bedelini aşağıdaki bürokratlara ödetmeye çalışmak hiçte adil değil. Bu durumun asıl sorumluları yanlışa yanlış diyemeyen ve hiçbir zamanda demeyecek olan cesaretsizlerdir.
Bir kaç hafta önce, yani seçimlerden hemen sonra
“YENİ TÜRKİYE VE RABİA” başlıklı bir yazı kaleme almıştım. O yazı da asıl vurgulamak istediğim şey, dört başlıktan biri olan “cesaret” ti. Mevcut konumunu korumak için, bile bile hataları engellemeyen ve yanlışa yanlış diyemeyen cesaretsiz kimselerin iş başına getirilmesiydi.
Yeni dönemde Türkiye'nin önünü açacak, bizi körü körüne yanlışa düşmekten kurtaracak en önemli husus işte budur. Yani cesaret...
Cesaretsiz insanlarla bizim elde edebileceğimiz hiç bir başarı olamaz. En kritik dönemlerde cesaretiyle tarihe yön veren, çağ açıp çağ kapatan, insanlığın tarihini ve talihini değiştiren liderlerin en önemli özelliği, o kritik dönemlerde gösterdikleri cesarettir.
Cesaretin en güzel örneklerine sahne olan tarihimiz, en son 15 Temmuzda bir kez daha milletçe tarihe altın harflerle yazıldı. Bu millet iman dolu göğsünü tankların önünde siper edecek cesareti göstermeseydi, şimdi biz ülke olarak, millet olarak ne halde olacaktık, hayalini düşünmek bile istemeyiz.
Dün olduğu gibi, bugün de, yarın da var olan cesur yüreklerle Yeni Türkiye, dünyaya cesaretiyle nam salan Tayyip Erdoğan liderliğinde, insanlık tarihinde ki haklı yerini en kısa sürede alacak ve inşallah insanlığın yüzünü yine bu cesur yüreklerle güldürecektir. Yeter ki biz bu cesaretli insanları bulup, onlara yetki ve sorumluluk verelim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.