Bizim Sevdamız Büyük
Zor günlerimiz oldu, yürekler yandı, üzüldük… Ama asla isyanda bulunup sitem içerisinde olmadık.
Zaman zaman aklımıza Yunus Emre'nin şu sözleri geldi;
“Hoştur bana senden gelen:
Ya hilat-ü yahut kefen,
Ya taze gül yahut diken...
Kahrında hoş lütfun da hoş.”
***
Nice kahramanlarımız var yâdımıza düştükçe gönülden bir “ahh” çektiğimiz...
Özlüyoruz, çok seviyoruz onları ve sık sık da anıyoruz. Bu insanları anmaktan çok anlamamız da gerekiyor. Bir insanı sevmek için sürekli sözlerini dile getirmek bir fayda sağlamaz. En azından söylediğimiz kadar yaşamak da gerekiyor.
Sevdamız var bizim… Allah'ın yüce ismini tüm dünyaya yaymak gibi…
Gayemiz var bizim âleme nizam vermek gibi…
Adaletin olmadığı yerde adaleti haykırmak…Gittiğimiz yere hoşgörüyle gitmek…
Vicdan azabının insanlarda tükenmeye başladığı şu zamanda insanların dertleriyle dertlenmek, Müslümanın derdiyle hemhal olabilmek büyük yüreklerin işidir.
Yanlışın içinde doğru kalabilenlerden olmaya çalışmak ne güzel sevdadır...
***
Seyyid Ahmed Arvasi Hoca;
"Türk-İslam Ülkücüleri için İslamiyet; Allah‘ın dini, kurtarıcımız ve Kâinatın Efendisi Allah‘ın Resulü, şanlı Türk Milleti Allah‘ın İslam‘a hizmetle şereflendirdiği millet, Türk ordusu Allah‘ın ordusu, Türk bayrağı mukaddes ay ve yıldızı ile yüce İslam‘ın ve al rengi ile Allah için can veren şühedanın kanlarının ifadesidir. Üzerinde Ezan-ı Muhammedi okunan aziz vatanımız ise, İslam’ın ebedi güneşinin hiç batmadığı en büyük ümit ve hayat kaynağımızdır. Şunu kesin olarak biliyoruz, Müslüman-Türk Milleti yeniden tarihine layık bir diriliş ve yükseliş hareketinden başarıya ulaşırsa, İslam, bütün ihtişamı ile tekrar bütün âlemi parlatacaktır.” diyor.
Bizler bu inanmışlık ve ümit içerisinde yarınların hayalini kuruyoruz.
Arvasi Hocamızın “Neden Türk-İslam Ülküsü?” başlıklı yazısında da ifade ettiği gibi “Türk-İslam kültürüne, Türk-İslam Medeniyeti‘ne, Türk-İslam ülküsüne bağlı, Türklük şuur ve vakarına, İslam iman, aşk, ahlak ve aksiyonuna sahip, Türklüğü bedeni, İslamiyet’i ruhu bilen, milletini teknolojik hamlelerle dünyanın bir numaralı devleti yapmak özlemi ile çırpınan, Dünya Türklüğünün, İslam dünyasının ve bütün mazlum milletlerin ümidi olmaya namzet bir gençlik yetiştirmekten başka çaremiz yoktur.“
***
Titreyiş ve kendine geliş nihayetinde diriliş…Yani meselenin özü idrak edebilmekte…Bunun için çok okumalı ve iyi bilmeliyiz.
***
Her geçen gün şehit haberi alıyoruz. Daha önce bir şehit haberi geldiğinde ayağa kalkan bu millet şimdi onlarca şehit haberi geldiği halde oturduğu yerden sesini dahi çıkarmamaya başladı, alışıyor muyuz yoksa?
Şehit ailelerinin evine düşen ateş bizim yüreklerimize neden düşmüyor?
Ne kadar çabuk kabullenip sineye çekiyoruz...
Tüm şehitlerimize rahmetle…