İsmet TAŞ

İsmet TAŞ

Biz Seferdeyiz! Zafer Allah’a Aittir

Biz Seferdeyiz! Zafer Allah’a Aittir

Ey mü’minler! Siz, insanların iyiliği için yeryüzüne çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. Çünkü siz usûlünce iyilikleri ve güzellikleri emredip yayar; kötülük ve çirkinlikleri yasaklayıp önüne geçmeye çalışırsınız. Bunu da zâten Allah’a inandığınızdan dolayı, onun bir gereği olarak yaparsınız. Ehl-i kitap da iman etseydi, elbette kendileri için hayırlı olurdu. Gerçi içlerinde inananlar da var, fakat onların çoğu dinden çıkmış fâsıklardır. (Al-i İmran 110)

     Ebû Hüreyre (r.a) der ki: Resûlullah şöyle buyurdu:

    “Cennette yüz derece vardır ki, Allah Teâlâ onları Allah yolunda cihat edenler için hazırlamıştır. Her derecenin arası yerle gök arası kadardır. Allah’tan istediğinizde, Firdevs’i isteyiniz! Zira o, cennetin ortası ve en yüksek yeridir.” (Buhârî, Cihat, 4; Tevhîd, 22.)

    Müminler; hareket tarzlarını, hayatlarını, davranış biçimlerini, cihat anlayışlarını, tebliğ metotlarını, Kur-an ve sünnetin hükümlerine göre belirlerler. Çünkü hayat kaynağımız budur.  İmkânları ölçüsünde, güç, kabiliyet ve yetenekleri çerçevesinde bunu yerine getirmeye çalışırlar. Tek gayeleri vardır; Allah'ın rızasını kazanmak. Karşılığını sadece ama sadece Allah'tan beklerler.

    Kısaca özetini verdiğimiz davranış modelimiz bizim hayat düsturumuz olmalı. Olmalı ki, ümmetin, ülkenin, devletin, milletin üzerine karabasan gibi çöken, ihanetlerle, saldırılarla mücadele edebilelim. 

    Kendimizi her an, her dakika, seferdeymiş gibi hissetmediğimiz sürece, hiçbir saldırıyı def edemeyiz. Onun içindir ki Osman Gazi, oğlu Orhan Gazi'ye; "Bre oğlum Orhan, bizim davamız, şan, şöhret, makam, mevki davası değil, İlah-i Kelimetullahı yeryüzünde yayma davasıdır" demiştir.

    Sefer emrini Allah ve Resülu veriyor, ecdat ise hayata uyguluyor. Bizde onların yolundan gidiyoruz, gitmeliyiz, gitmek zorundayız. Neslin devaı, milletin istiklali, devletin geleceği için...

    Düşünün bir kere; dün söylemeyi bile haya ettiğimiz, utandığımız, çekindiğimiz, ahlaksızlıklar, bu gün yapılır hale gelmiştir. Bunları ahlaksızlar ve sapıklar, meşrulaştırmaya normalmiş gibi göstermeye çalışılmakta açık açık propagandasını yapmaktadırlar. 

    Dün elimize sigarayı almayı saygısızlık olarak görür, içenleri kınardık. Hele hele bırakın çocuklarımızı gençlerimizde de bu kötü alışkanlıkları hiçbir şekilde görmek istemezdik. Peki, şimdi bırakın sigarayı, uyuşturucu kullanımı ilkokullara kadar indi.

    Dün zinayı şiddetle reddeder, teşebbüs edenler cezalandırılır, toplum gereğini yapardı. Bu gün maalesef zina suç olmaktan çıkarılmış, ahlaksızlık diz boyu olmuştur. 

    Dün hırsızlık, kap-kaç, soygun, vurgun yapanlar, yasalar karşısında gerekli cezayı gördüğü gibi toplumda da barınamazlardı. Bu gün ise çoğu kez ceza bile almadan serbest kalıyor, toplum da bu tür insanları sanki kabul etmiş gibi bir tavır içinde bulunuyor.

    Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Yangın ülkeyi sarıyor. Maalesef kimsenin "gıkı" çıkmıyor. Ta ki o alevler kendi evini sarıncaya kadar. Yangının bırakın kendi evini sarmayı tek bir "Çıngı" bile sıçrasa feryadı figanı koparıyor. Peki, o vakte kadar nerelerdeydin? Neler yapıyordun? Kimlerin çanağına su taşıyordun? Gayrimeşru ilişkileri neden meşru gösteriyordun? Diye sorarlar adama..  

    PEKİ, NEDEN BU HALE GELDİK?

    Soru net, cevap net; Allah ve Resülunun "Sefer Emri"ne uymadığımız için. 

    Hangimiz, ne zaman bu sefer emri doğrultusunda, iyiliği emredip, çoğaltıp, yaygın hale getirdik? Veya hangimiz kötülüğü yasakladık, yanlışları düzeltmek için çaba sarf ettik, kötülüğün ve yanlışların üzerine gittik? Yoksa "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" mı dedik de bu hale geldik. Yangının kendi evimizi saracağını hiç düşünmedik mi? Çocuğumuzu, kızımızı, oğlumuzu, ailemizi bu yangının içine kendi elimizle atmadık mı?

    Bu öyle bir yangın ki; ev, bark, ocak, çoluk, çocuk, aile, vatan, millet, devlet, bayrak demeden, top yekün yok ederek ilerliyor" Cephede silah tutan elin iradesini sarsarak, bizi uyutarak, kendi emellerini gerçekleştirerek bizi yok ediyorlar.

    Yok oluşa giden yıkılışa dur demek, yok oluş harekatını yüceliş harekatına çevirmek için, Allah ve Resülünün verdiği, "Sefer görev emrini" yerine getirelim.

    Kanunların, yasaların bize verdiği demokratik hak ve yetkileri sonuna kadar kullanıp bu yangına topyekün olarak su taşıyalım. Söndürünceye kadarda vazgeçmeyelim. 

    Tarafımızı belirleyip; “Bu aile, bu vatan, bu millet, bu devlet, bu bayrak bizim, el sürdürtmeyiz” diyelim. Bunun demokratik mücadelesini verelim. Her birimiz, birer “Sütçü İmam” olalım.

    Bu anlayış içerisin de, 30 Ekim Pazar günü saat 13.30 da Hacı Bayram Camii önünden hareket edip, Melike Sultan Camii önünde son bulacak olan mitinge katılıp, gür bir sesle; 

    AİLEME DOKUNMA! diyelim...

    BİZ SEFERDEYİZ… ZAFER ALLAH'A AİTTİR...
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR