Biz olmak mecburiyetindeyiz!
Yaşadığımız üzere bir yılı daha geride bıraktık, geçtiğimiz yılı geride bırakırken yeni yılın hayırlara vesile olmasını
Yüce Rabbimizden niyaz ettik.
Bir yılı geride bırakırken bizleri derinden etkileyen bazı şahitliklerimiz oldu.
Ne gibi şahitlikler peki?
Geçmişimizin/tarihimizin yer sahipliğini yapan ata topraklarımızda -Türkistan'ın doğusunda- aynı değerleri paylaştığımız, bizlerden yardım bekleyen kardeşlerimize el uzatamayışımıza, onların derdine kucak açamayışımıza millet olarak devlet olarak bir şeyleri değiştiremeyişimize şahit olduk.
Değerlendirme yaptığımızda bunu söylüyor olmak zor olsa da gerçeklerin bize sunduğu vaziyet bu şekilde…
Bunun yanında belki millet olarak oradaki insanların yaralarına merhem olmayı başaramasak da fert fert
Efendimizin (sav) buyurmuş olduğu; “Bir kötülük gördüğünüz zaman elinizle, gücünüz yetmezse dilinizle, ona da gücünüz yetmezse kalben buğz ediniz.” (Müslim, İman 78; Tirmizi, Fiten 11) sözüne riâyet etmeye çalıştık.
Bizler, inancımız ve tarihimizin emrettiği üzere dünyanın neresinde bir mazlum varsa onunla ilgilenmeyi kendine memur edinen, milli hassasiyetleri olan kişiler olarak zulmün karşısında durmayı kendimize vazife bilmekteyiz. Bu itibarla, zihniyetle de dinmeyen yaramız olan Doğu Türkistan davasının -gücümüz yettiğince, sesimiz çıktığınca- sahipçiliğini yapmalıyız.
Bir devlet adl ile yükselir, zulm ile yıkılır anlayışının yüklemiş olduğu ağır mesuliyet içerisinde dile getirmek istediğim bir konu da şu şekilde;
Aynı hassasiyetlere sahip olduğumuz, mazlum ve mahzun coğrafyalara yardım ulaştırmak, zorda kalan insanların derdiyle hemhal olabilmek uhdesiyle çıktığı yolda Mehmet Ali Öztürk Ağabey, Birleşik Arap Emirliklerince hiçbir gerekçe gösterilmeden CIA tarafından esir edilmişti...
Akabinde ise BAE mahkemesi müebbet hapis cezası verdi.
Maalesef bu hususta devletimiz sessiz kaldı.
Ben, tarihimizden aldığımız feyzle Türk devletinin haksızlık karşısında susuyor olmasını kabullenemeyerek, devletimizin gerekli adımları atmasını Mehmet Ali Öztürk Ağabeyin bir an önce özgürlüğüne kavuşmasını temenni ediyorum.
Koskoca bir yıl elbette bunlardan ibaret değil, ele alabileceğimiz çok fazla konu var ama gözlemlediğim kadarıyla birçok kimse farklı konularda veya benzer konularda genel değerlendirmeler yaparak dikkatlerimize sundular.
Ben aslında birkaç hususu ele alarak çaresiz kalışımıza, tavrımızın eksikliğine, sessizliğimize, mahcubiyetimize dikkat çekmeye çalıştım.
Aliya İzzetbegoviç; “Ve her şey bittiğinde, hatırlayacağımız şey; düşmanlarımızın sözleri değil, dostlarımızın sessizliği olacaktır.” diyordu. Sessiz kalmamamız gerektiğine bir kez daha değinerek farkına varmamız, kabul etmemiz icap eden durum şudur;
Türk milleti olarak, Müslümanlar olarak, kendimizle yüzleşmemiz gerektiğini acı da olsa kabul etmek durumundayız.
Öz eleştiri yapmak mecburiyetindeyiz. Yaşadığımız olumsuzlukların tek sorumlusu olarak dış güçleri görüp kendi eksiklerimizi, yanlışlarımızı göz ardı etmek, kulak arkası yapmak, önemsememek asıl meselemiz olarak ortadadır.
İnşallah yeni yıl millet olarak benliğimizle yüzleştiğimiz, Biz olma şuuru ile sorunların, dertlerin üstesinden geldiğimiz bir yıl olur.
Sağlıcakla kalın..