Birlik ve Beraberlik
Müslüman ülkelerin bazılarında çoğunlukla etnik ve siyasi sorunlar nedeniyle iç savaş ve çatışmalar yaşanmaktadır.
Maalesef bu ayrılık ve çatışmalardan da en fazla istifade edenler, İslam düşmanlarıdır.
Yani Müslümanları vurmaya çalışanların, bir Müslüman gurubu kendine alet edip, diğer Müslüman gurubu onunla ezdiğine, sonra kullandığı o aleti de kırdığına tarih şahittir.
Diğer yandan İslam dünyasının dört bir yanında birbirinden farklı dini yorumlar, görüşler ve modeller hâkimdir.
Bu yorum, görüş ve modellerin birbirinden farklı oluşu, Müslümanların birbirine düşman olmasına değil, aksine birbirlerine yardım etmelerine vesile olması gerekir.
Nasıl ki, vücut azalarının birbirinden farklı olması, ruhun ihtiyacını karşılamaktadır.
Bir uzvun olmaması veya sakat olması tüm vücudun hareketini sınırlandırmaktadır.
Aynı şekilde "Milliyetimiz bir vücududur, ruhu İslamiyet aklı iman ve Kur'andır" (Münazarat) hakikatinden hareketle ruhumuz hükmündeki İslamiyet'e, her millet ve cemaat bir uzuv gibi hizmet etmekte ve bir vazifeyi icra etmektedir.
O millet ve cemaatin olmaması veya sakat olması durumunda, herkesin zarar göreceği muhakkaktır.,
İslâm milliyetini - ümmetçiliği - esas alıp, ırkçılık fikrini bırakmak.
Böylece her millet kendi nüfusu ve gücü kadar değil, İslam dinine mensup olan fertler ve milletler kadar güç ve kuvvet kazanacaktır. İşte o zaman dünyaya hakiki adaleti yerleştirebilecek ve gücün nerede kullanılması gerektiğini gösterebilecektir. Yoksa "Ne hayatımızı muhafaza ve ne de hukukumuzu müdafaa edebiliriz."
İslâm dünyasındaki dini cemaatler, tarikatlar ve mezhepler gayede ve dinin esaslarında ittifak edip teferruat meseleleri münakaşa etmemek.
Çünkü İslam toplumu; büyük bir ordu gibidir, bu orduda da her türlü kısımlar ve guruplar mevcuttur. Fakat bu kısımların ve gurupların ayrılığı sadece isim olarak vardır. Yani Kara Kuvvetleri, Hava Kuvvetleri, Deniz Kuvvetleri v.s. gibi isim almaktadırlar. Ama bunların binler tarzda ve şekillerde birlikleri var. Devletleri bir, vatanları bir, bayrakları bir, orduları birdir.
Aynı şekilde Müslüman milletlerin ve cemaatlerin sadece isimleri farklıdır. Ama Halikları bir, Rezzakları bir, Peygamberleri bir, kıbleleri bir, kitapları bir, bir, bir, bir, bir. Binler kadar bir, bir... İşte bu kadar bir, birler; kardeşliği, sevgiyi ve birliği gerektirir. Yoksa "Müslümanları birbirine bağlayan manevi rabıtaları bilmemek", bir Müslüman için en büyük bir talihsizlik ve felakettir.
İslâm devletleri arasında, meşvereti yaygınlaştırmak. Meşveret etmek manevî bir cihattır. Meşveret, tıptaki koruyucu hekimliği andırıyor. Hastalığın vuku bulmaması için gerekli tedbirleri almak en büyük tedavidir. Bunda başarılı olmadığımız zaman diğer tedavi yollarına ve en sonunda da ameliyata sıra gelir. Her ne kadar koruyucu hekimlik uzun zaman ve büyük sabır istese de ameliyattan kurtulmak gibi büyük bir faydayı temin ettiği için bu zor yola severek girmek gerek.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.