Emrah ÖZCAN

Emrah ÖZCAN

Bir tarafta şefkat bir tarafta gaddarlık

Bir tarafta şefkat bir tarafta gaddarlık

Yunanistan sınır güçlerinin Türkiye-Yunanistan sınırında bekleyen göçmenlere acımasız bir şekilde müdahalesi ne yazık ki devam ediyor. Dünya koronavirüs tehlikesiyle meşgulken, sınırda sığınmacılara karşı uygulanan insanlık dışı politika dünya ülkeleri tarafından görmezden geliniyor. 

Yunan polisi ve askeri ise bebek, çocuk, yaşlı, genç ayırt etmeden utanç verici bir şekilde sert müdahalelerde bulunuyor. Aralarında binlerce bebek ve çocuğun olduğu mültecileri, gayriinsani bir şekilde; gaz bombaları, tazyikli su, plastik ve gerçek mermilerle engellemeye çalışıyor. 

Sınırda tüm dünyanın gözü önünde insanlık suçu işleniyor. 
Plastik mermilerin daha etkili olması için içlerine çivi benzeri materyaller yerleştiren Yunan güçleri, mültecilerin gözlerine retinaya zarar veren yeşil lazer ışığı tutuyor, sapanla üzerlerine taş atıyor, bu da yetmezmiş gibi sınırı geçen sığınmacılara, nazi dönemini andıran insanlık dışı bir muameleyle eşya ve kıyafetlerini gasp ederek çırılçıplak bir şekilde soyarak tekrar Türkiye sınırına gönderiyor.

Attıkları gaz bombalarının daha etkili olması ve kendilerine gelmemesi için sınıra araçlar arkasına monte edilmiş dev fanlar yerleştiren Yunan güçleri, bazı mültecilerin üzerine de kaynar su dökerek vücütlarında birinci dereceden yanıklar oluşmasına sebebiyet veriyor. 

Mültecilere karşı gayriinsani bir tutum sergileyen Yunanistanı, sınırda yaşayan bazı Yunanlılarda destekliyor. Sınırda tarla süren Yunan çiftçileri mültecilerin üzerine traktörlerle tarım ilacı sıkarak, göçmenleri Türkiye sınırında kalmaya zorluyor…

Sevgili okurlar, işte tüm bunları medeniyetin beşiği denilen bir Avrupa ülkesi yapıyor! Buna rağmen yılllardır savaşla yaşamış, bir gün olsun gün yüzü görememiş bir çok mülteci sınırı geçmeye çalışarak Avrupa hayaline ulaşmak istiyor. Ama bilmiyorlar ki:

Sınırın Yunan tarafında; mermi var, gaz bombası var, tazyikli su var, tarım ilacı var, soygun var, gasp var, şiddet var, gaddarlık var, vahşet var, cinayet var.
Sınırın Türkiye tarafında ise sevgi var, şefkat var, hoşgörü var, merhamet var, sabır var, misafirperverlik var, paylaşım var. 

Halbuki İkinci Dünya Savaşı'nın en zor yıllarında Nazi ve Sovyet işgalinden kaçan Avrupalılar Ortadoğu ülkelerine sığınmıştı. 1944 yılında Yunan adalarından gelen mülteciler Halep'te kamplara yerleştirilmişti. Burada kalan binlerce Avrupalı kamplarda sosyalleşebiliyor, güvenlikleri sağlandığı takdirde alışverişe çıkabiliyorlardı.

Yine savaş yıllarının mülteci rotası ise bugünün tam tersi şeklindeydi. Yunan adalarından Ege'ye geçen mülteciler Ege'den Türkiye-Suriye sınırına geliyor oradan da Halep veya Gazze ile İran'a geçiyorlardı. Geçmiştende anlaşılacağı üzere tarih tekerrür ediyor, sadece acının yaşandığı bölge değişiyor. Ama sonuç ne olursa olsun batı yine yapacağını yapıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR