Bir Naim geçti bu ülkeden
Geçtiğimiz Cumartesi Naim Süleymanoğlu’nu kaybettik.
Geç de olsa, ilk fırsatım bugün de olsa yazmak istedim.
***
Naim’in anlamlarından biri, cennetin içinde bir bölüm demektir. Dar’un naim’den gelir.
Allah mekânını cennet eylesin.
***
23 Ocak 1967’de, Bulgaristan’da, Türklerin yoğun olarak yaşadığı Kırcaali’de doğar büyür. Bir maden işçisinin oğludur.
Daha 12’sinde keşfedilir. Çocuk parkında oyun oynarken… Güreşle başlar. Sonradan haltere geçer.
Boyu kısadır. Bu da halter için büyük avantaj demektir. Çünkü kolunuz ne kadar kısaysa, o kadar kolay kaldırırsınız.
Bu özelliğini annesinden aldığını söyler.
***
İnsanları asimile eden bir politika güdülür Bulgaristan’da. Zorunlu göçler, dışlamalar, Bulgarca konuşma zorunluluğu, isim değişiklikleri gibi.
Naim’in de adı değiştirilir. İlk kez dünya rekortmeni olduğunda, adı Naum Shalamanov olarak anons edilir. Dünyaları kaldıran adam, bunu kaldıramaz.
Sindiremez dayatmaları. Türkiye’ye gelmek ister. Vatanına.
86’da Avustralya’daki Dünya Şampiyonası’nda ipler kopar. Naim’le temas kurulmuştur zaten. 1 yıl şifreli görüşmeler yapılır. Bizzat Özal’ın talimatıyla Dışişleri ve MİT ortak bir operasyon yapar. Naim yuvasına getirilmiştir.
Naim’in getirilmesiyle, Bulgaristan’da yaşayan Türklerin maruz kaldığı muamele tüm dünyanın gözleri önüne serilir. Hikâye nefistir. Bundan daha güzel bir başkaldırı ve PR olamazdı herhalde.
Hayatı nasıl film yapılmaz bugüne kadar anlayabilmiş değilim.
Muhammed Ali’den aşağı bir film olacağını da düşünmüyorum.
***
3 olimpiyat altın madalyası.
7 Dünya şampiyonluğu.
6 Avrupa şampiyonluğu.
46 dünya rekoru.
Daha 16’sında ağırlığının 3 katını kaldırmış bir sporcu.
Tek tek rekorlarını, madalyalarını anlatacak halim yok.
***
Sadece 96’da Atlanta’daki performansını izlemeniz yeterli olur.
Kendisine en çok yaklaşan rakibi Valerios Leonidis’le rekabeti inanılmazdır.
Spor tarihinin en önemli düellolarından biridir.
Hiç kuşkusuz halter sporunun da zirve yaptığı gün o gündür.
Çünkü Naim’e bir rakip çıkmıştır.
Naim’e yaklaşabilmiştir Leonidis ancak kazanan yine Naim olmuştur.
Sıkı dostlardır aynı zamanda.
Cenazesinde Naim’in tabutuna sarılır rakibi. Gözyaşları döker…
***
Naim’in sporumuza en önemli katkısı, çocukları yönlendirmesiydi.
Çünkü bizim çocuklarımızın da başarabildiğinin göstergesiydi Naim.
Bugünle mukayese etmek çok yanlış olur.
Bırakın madalyayı, bayrağı bile göndere çekilmeyen bir ülkenin sporcusu o.
Velhasıl, sporcudan çok daha fazlası.
Bugün bir Portekizli çocuk için Ronaldo neyse, benim kuşağım için Galatasaray’ın UEFA kupasını kazanması neyse, bunun kat be kat üzerini tahayyül etmeye çalışın.
O kaldırdıkça, zihinlerdeki zincirler kırıldı gençlerde. Büyükler gözyaşı döktü sevinçten.
Meyvelerini topladık 2004’te.
Atina Olimpiyatlarında; Halil Mutlu, Nurcan Taylan, Taner Sağır gibi sporcular madalya üstüne madalya almışlarsa, Dünya ve Avrupa şampiyonlukları yaşamışlarsa, bunun kıvılcımı Naim’dir.
Bir sporcunun bundan daha ulvi bir işlevi, hizmeti olamaz.
Gerçi hoş biz onun da kıymetini bilemedik. Ankara Gazi Eğitim Enstitüsünde halter dersinden bıraktık Naim’i 1991’de.
Baya halter dersinden kaldı Naim. ‘Stili hatalı’ denildi. ‘Halteri eksik biliyor’ denildi. Hatta ‘Halteri bilmiyor’ denildi.
Oysa Naim’in stili; hızlıydı, özgündü. Koparmadaki ‘kılıç çekmek gibi’ diye tabir edilen hıza sahipti.
Avrupalı kıymetini bildi. Uluslararası Halter Federasyonu Yönetim Kuruluna aldı onu. Orada da katkı sağladı. Ancak burada federasyon başkanı olmak istedi. O dönem birilerinin adamı olmadığı için, yaptırmadılar. Seçilemedi.
Yanlış anlaşılmasın. Kıymet görmedi demiyorum. Gördü. Fakat çok daha fazlasını alabilirdik ondan... İzin verilmedi.
Naim’den yeterince faydalanamadık. Bir dönem dünyada bir numaraydık halterde. Tetikleyicisi de oydu. Şimdi baş aşağı gidiyoruz. Sebep aramaya gerek yoktur herhalde?
***
Velhasıl, bir Naim geçti bu ülkeden.
Allah rahmet eylesin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.