Beklenen oldu
Evet BM kendine yakışanı yaptı. Müslüman alemini şaşırtmadı ve her zaman olduğu gibi lehimize bir karar olacağını fark ettikleri anda güvenlik konseyi üyesinin herhangi biri tarafından milyarları hiçe sayarak veto edildi. Tabi bu sefer tasarının görüşülmesine bile tahammül edemeyen üye; üyelerin herhangi biri değil Türkiye’nin müttefiki, demokrasinin beşiği, mazlumların yegane savunucusu, nükleer silah karşıtı, adeta bir barış güvercini ABD’den geldi.
Efendim bahsettiğimiz konu malumunuz Kudüs. BM Güvenlik Konseyi, ABD'nin Kudüs'ü 'İsrail'in başkenti' olarak tanıma ve büyükelçiliğini Tel Aviv'den Kudüs'e taşıma kararına karşı Filistin'in hazırladığı karar tasarısını görüşmek üzere toplandı. ABD, tasarıyı veto etti. Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıyan ABD, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine (BMGK) Kudüs tasarısıyla ilgili oylamada, 15 üye arasında aleyhte oy kullanan tek ülke olma garabetini sürdürdü. Ayrıca şaşırmasak dahi bu kadar da olmaz diyeceğimiz bir şey daha oldu. Kararın ardından İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ABD'nin BM Daimi Temsilcisi Nikki Haley'e teşekkür etti.
BM artık vazifesini tamamlamış, hiçbir bağlayıcı gücü olmayan, yüzeysel, bayağı bir örgüt olmuş çıkmıştır. Kuruluşundan itibaren BM’nin mazisi pek de parlak sayılamaz esasında. Şuana kadar ele alıp da haksızın karşısında duran bir tavır sergileyememiştir. Çünkü BMGK üyeleri halihazırda dünyada söz sahibi ülkelerdir. Bu erki elinde bulunduran ülkelerin dünyanın diğer coğrafyalarında cereyan eden anlaşmazlıkları yatıştırması, oralarda uluslararası güvenliği sağlamaları beklenmektedir. Sırf bu durumları daha da körükleyerek kendi ellerinde bulundurdukları silahları satacak yeni pazarlar açmanın gayreti içinde oldukları yüzlerce milyar dolarlık satışlarla artık diğer ülkeler tarafından bilinmekte. Ya terörü, şiddeti ve direkt çatışmaları bu güvenlik konseyi üyesi ülkeler körüklediğinde, bu ülkelere kim dur diyecek? İşte o zaman bu sapkın zihniyetin aklına bir örgüt kurmak gelir. Sözüm ona güvenliği ve düzeni sağlaması beklenen örgüt her durumda güçlüyü savunan yapısıyla kendilerini güçlüyü haklı gösterecek yapmacık bir örgüt BM olarak karşımıza çıkmaktadır.
İnsanlığın korkacağı, kendini çekeceği, sınırlılıklarını hatırladığı bir güce her zaman ihtiyaç vardır. Bu iki şey ile mümkün olur ilki yaratıcıdır ve insan yaratıcısından her zaman korkar. İkincisi ise devlettir ve devlet dediğimiz kurumun temeli de buraya dayanmaktadır. Çünkü haksız güçlünün, haklı güçsüze galip gelmemesi için kendinden üstün, yaptırım gücüne sahip bir üst güce ihtiyaç vardır. Şimdi gelelim günümüz insanın yaşam şekline ve özellikle Batılı diye tabir ettiğimiz, teknolojik olarak ilerleme sağlamış toplumlara bir göz atalım. Bu toplumlarda son yıllarda bir hayli hızla cereyan eden sapkın davranışlar ve ateizm bireylerin artık eskiden olduğu gibi yaratıcılarından korkmadıklarını görürüz. Artık bunların yapabilecekleri hataları dizginleyecek olan etkinin biri ortadan kalkmış oldu. İkinci etki ise devletin elinde bulundurduğu, yurttaşlarını dışardan ve içerden gelecek tehditlere karşı savunacak kolluk kuvvetlerinin de yaptırım gücü iyiden iyiye azaldı. Hatayı devletlerin kendisi yaptığında onları durduracak kurum ne? Nasıl bir güce sahip olmalı, kim tarafından finanse edilecek? Biz bu kuruma BM diyecek olsak dahi kurum üstlendiği görevlerin, sermayenin ve hadsiz gücün altında kalmıştır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.