İbrahim Demirkan

İbrahim Demirkan

Bediüzzaman ve Eğitim Dünyamız-2

Bediüzzaman ve Eğitim Dünyamız-2

Geçen hafta Bediüzzaman Said Nursi’ni cihan-baha eserleri olan Risale-i Nurlardan faydalanılarak yıllardır ezberletilen Allahın sıfatları konusunun nasıl anlatılacağından bahsetmiştim. Şimdi örneklerle bu konuyu anlatalım.
Diyelim ki Muhalefetül Havadis (Allah’ın yarattıklarına benzememesi) maddesini söyleyince çocuklara Bediüzzaman’dan aldığım şu örneği veriyordum; “Bir binayı yapan usta binaya benzer mi? Binayla aynı cinsten midir?” İşte bizi yaratan Allah da bize benzemez. (Özellikle çocuk yaştaki öğrencide soyut düşünme gelişmediği için Allah’ı, antropomorfik dediğimiz düşünce tarzıyla, insan gibi düşünür. İşte Bediüzzaman’a ait bu cümle o yanlışlığı da ıslah eden mükemmel bir örnektir.)
Buradaki iksir Bediüzzaman’ın Kurandan aldığı ilhamla verdiği örneklerdi.
Risale-i Nur Külliyatı imana ve tevhide dair birçok şüpheyi giderdiği gibi İHL meslek derslerinde usul-u fıkıh, tefsir ve hadis konularında da faydalanılacak metinlerin olduğu önemli bir kaynaktır.
Örneğin Mektubat adlı eserde 19.Mektup’ta peygamberimizin mucizelerini anlatmaya geçmeden önce ‘bu hadisler sahih mi?’, ‘ananeli senedin faydası nedir?’ gibi soruları cevaplarken hem akla hem kalbe küçük bir hadis usulü dersi de verir.
İBADETLERİN HİKMETLERİ NEDİR?
Fıkıh’la ilgili özellikle ibadetlerin hikmetlerine yönelik açıklamaları da dikkat çeker. Farz Namazın 5 vakte tahsisinden cemaatle namaz kılmanın önemine kadar. Sahih-i Buhari’de geçtiği şekliyle peygamberimiz (sav) cemaatle namaz kılmanın tek başına namaz kılmaktan 27 kat daha sevab olduğunu söylemiştir. Yine Cuma ve Bayram namazlarını topluca şehrin tek bir yerinde eski kitapların tabiriyle ‘fina’sında yani büyük boş bir alanında kılmak sünnettir.
Bediüzzaman bu konuyla ilgili  şu açıklamaları bize ışık tutar; ‘rububiyet-i âmme (umumi rablik), ubudiyet-i külliye (Toplu kapsamlı ve geniş ibadet) ister’ (Mesnevi-i Nuriye) Yani güneş, soluduğumuz hava, içtiğimiz su öyle tek başına kılınan namazla ödenecek kadar küçük değil tam tersi büyük ve külli nimetlerdir öyleyse bu nimetlere karşı da külli yani toptan ve büyük çaplı ibadet ister.Bu ibadetlerin başında da Hac ve toplu kılınan namazlar ile cemaatle kılınan farz namazlar gelir.
Yine Haccın sadece şeytan taşlanan, kabenin etrafında dönmekle tamamlanan bir ibadet olmadığını Müslümanların sorunlarını konuşmaları gerektiği uluslararası bir ümmet konferansı olarak icra edilmesi gerektiğini Osmanlının yıkılış döneminde Sünuhat adlı eserinde Bir Rüyanın Zeyli başlığı altında veciz bir şekilde şöyle belirtir.
“Haccın bahusus tearüfle tevhid-i efkârı (tanışıp fikirde, idealde birliğin teminini), teavünle teşrik-i mesaiyi (yardımlaşma ile işbirliğini) tazammun eden (içine alan) içindeki siyaset-i âliye-i İslamiye (yüksek İslam siyaseti) ve maslahat-ı vasia-i içtimaiyenin (toplum faydasının) ihmalidir ki, düşmana milyonlarla İslamı, İslam aleyhinde istihdama zemin ihzar etti (hazırladı). Milyonlarla ehl-i İslam, hayr-ı mahz (mutlak hayır) olan sefer-i hacca sedd-i rahl etmek (yola çıkmak) yerine, şerr-i mahz (mutlak şer) olan düşman bayrağı altında dünyada uzun seyahatler ettirildi”
Neticede günümüze baktığımızda eğitim dünyasının Risale-i Nur Külliyatından resmi yollarla olmasa da gayri resmi bir şekilde halkın inisiyatifiyle faydalandığını söyleyebiliriz. Risale-i Nur Külliyatından faydalanılarak öğretmen ve öğrencilere yönelik yazılmış yüzlerce eser piyasada bulunmaktadır.
Risale-i Nur Külliyatı Nurculara bakılarak ölçülüp biçilecek bir eser değildir. Tıpkı Müslümanlara bakarak Kur’an hakkında karar veremeyeceğimiz gibi.
Bu kaynak özellikle eğitimciler ve ehl-i ilim için ilk önce aşılmayı değil açılmayı beklemektedir.
Bu yazıyı okuyanlardan tek ricam şu: Nurculuğun yaşadığı siyasi ahvalden sıyrılarak yine Nurcularla karıştırılan özellikle 28 Şubat sürecinde Rahmetli Erbakan’ı ilk satan paralel yapının adamlarının Nurcu sıfatıyla hiçbir alakalarının olmadığını bilerek Risale-i Nurları okumalarıdır.
Sezai Karakoç’un deyimiyle muhteşem bir ‘İslam kültür külliyatıyla’, atlasıyla karşılaşacaklarından emin olabilirler. (Sezai Karakoç, 1975, İslam’ın Dirilişi, Diriliş Yay. İst. s. 32.)
NOT: Bitlis İHL’ye Said Nursi İHL ismi verilmesine ön ayak olan siyasilere, mülki ve idari amirlere, Eğitim Bir Sen il başkanına, Milli Eğitim Bakanlığına ve konuyu ısrarla takip eden herkese buradan teşekkür ediyorum. Bediüzzaman’ın sadece adı değil ruhunun, ideallerinin ve efkârının da okullarımızda var olması birçok problemimizi çözecektir inşallah.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON YAZILAR