AYASOFYA...
"Ayasofya, ibadete açılmalı mı açılmamalı mı?" sorusu yıllardır tartışılıyor.
Yüzde 99.9'u Müslüman olan Türkiye'de görünen o ki büyük bir çoğunluk, 1453 yılında İstanbul'un fethi ile Fatih Sultan Mehmet Han tarafından vakfedilerek camiye çevrilen Ayasofya'nın yeniden ibadete açılacağı günü sabırsızlıkla bekliyor.
Osmanlı'nın yıllarca gözü gibi baktığı Ayasofya'nın, içinde olmasada zaman zaman çevresinde toplu namazlar kılınıyor. "Ayasofya ibadete açılsın, hasret bitsin" çağrıları yapılıyor.
"Bu Ayasofya ısrarı neden?" diye soranlar var elbette.
Ayasofya, Türk ve İslam tarihi için büyük bir öneme sahip ve dünyanın "göz bebeği" olan İstanbul'un fethini temsil eden en önemli sembollerin başını çekiyor.
Ayasofya'ya Osmanlı devletinin yüzyıllar boyunca büyük bir önem verdiğini biliyoruz.
"Kilise" denilerek zarar verilmemiş, camiye çevrilmiş ve korunmuş.
481 yıl cami olarak ibadete açık kalmış heybetli Ayasofya.
1934 yılında ise müze olarak faaliyet vermeye başlamasıyla, ibadete kapatılmış.
Şöyle bir geçmişe baktığımız zaman ecdat, Ayasofya'yı gönlünün tahtına oturtmuş, daha çok önem vermiş, içinde yaklaşık 500 yıl içinde ibadet etmiş,
"Ayasofya neden ibadete açılmalı?" sorunun yanıtı da aslında burada saklı.
Ayasofya'nın yeniden ibadete açılması demek, 24 saat açık kalması, insanların orada daha çok vakit geçirmesi ve o eşsiz yapı ile bütünleşmesi demek.
Gelin insanların bu hasretine bir son verin Ayasofya, eskiden olduğu gibi yeniden ibadete açılsın. Kubbelerinden ezan sesleri yükselsin.
Gelişmeler onu gösteriyor ki bu yıl içerisinde yeniden ibadete açılabilir.
Dünyaya da böylelikle bir mesaj göndermiş oluruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.