Yusuf Sağlam

Yusuf Sağlam

Aslolan Helal Olması

Aslolan Helal Olması

Her hakkı olanı kullanmak insana yakışmaz. Vatandaşa yakışır, bireye yakışır ama insana yakışmaz. 
Garsondan batırdığın masayı temizlemeni istemen hakkın olabilir. "Parasını vermiyor muyuz kardeş!" diyebilirsin. Ama güzelce toplayıp temizce bırakmak insan olduğunu gösterir. 

Çay ocağında çay içerken istersen her birinde farklı bardakla getirirler. Kimse sana bir şey demez. Ama sen: "Zahmet etme abi. İçtiğim bardağa koyuver. Bir daha yıkayacağım diye uğraşma" dersen insanlık yapmış olursun. 
 
Ülkemiz önemli aydınlarından Alev Alatlı’nın bir konuşması helal ile yasal olanın farkını çok güzel anlatıyor. Alatlı şöyle diyor:
 
“Aslolan helalleşmek olmalıdır.
Helalleşmek mahkemede dava kazanmaktan daha üstün olmalıdır. Çünkü her yasal hak helal değildir ve olamaz.
Keza iflas eden kardeşinizin haraç meraç satışa çıkarılan evini satın almanız yasal hakkınız olabilir ama helal değildir.

İmar ruhsatı olan bir müteahhit şehrin ufkuna tecavüz ederken yasal olarak suçsuzdur ama yaptığı iş helal değildir.
Yeni ve çok daha ucuz bir enerji türünün pazara girmesini önlemek üzere üretim haklarını satın alan ve dümen altı eden bir petrol şirketi yasal olarak suçsuzdur. Ama yaptığı iş helal değildir.

Keza raf ömrünü uzatmak için ekmeğin içine kanserojen madde koyan fırıncı yaptığı formülü ambalajın üzerine koyduğu için yasaldır, dolayısıyla suçsuzdur ama yaptığı iş helal değildir.

Ve son olarak bir kalem darbesiyle atar ergenleri, lümpen ergenleri sokağa döken yazar; alevler afakı sardığında suç mahalinde değilse, olayları evinden seyrettiğini ispat edebiliyorsa yasal olarak suçsuzdur. Ama helal değildir yaptığı.
21. y.y.’ın en yaman projesi helal olanı yasal olanla örtüştürmek olsa gerekir. Kadim değerlerle rabıtası zedelenen özgürlüklerin şerden yana bükülmesini önlemenin yollarını bulmak zorundayız.

Yasaların tanıdığı haklardan insanlık veya Allah adına feragat etmenin garipsenmediği bir yeni düzen getirmek zorundayız.

Tarihin bize öğrettiği bir şey var.
İster en mükemmel yönetim sistemini, ister ekonomik kalkınmayı gerçekleştirmiş olsun. Bir medeniyetin sevgi ve nefis terbiyesi dumura uğramış, manevi enerjisi tükenmişse; o medeniyeti ne Birleşmiş Milletler Tüzüğü, ne Helsinki Beyannamesi, ne AİHM Mevzuatı, ne de en üstün silahlar kurtarabilir.” 

Önceki ve Sonraki Yazılar
SON YAZILAR