ARAP BAHARI KIŞA DÖNDÜ AMA..
Arap baharı Mursi’ye darbe yapan ordu ile kışa döndü ama her baharın kışı olduğu gibi her kışında bir baharı vardır.
Gerek Taksim olayları gerekse Mısır olaylarından sonra Müslümanların çok moralinin bozulduğunu gördüm. Çünkü son 10 yıldır Türkiyeli Müslümanlar Ak Partiyle bir rahatlama içine girmiş Arap baharıyla da ‘Acaba özlediğimiz İslami rejimler mi gerçekleşiyor’ümidine kapılarak mütemadiyen zafer kazanan bir topluluk haline gelmişti. Son olaylardan dolayı bir demoralizasyon görünce şaşırdım. Halbuki İslam tarihine ve son yüzyılda ki İslami hareketlerin de gelişimine baktığınızda inişler ve çıkışlar, zaferler ve yenilgiler vardır.
İran İslam devrimi bir zaferken 28 Şubat acı ve derin bir mağlubiyetti.
Herkes şunu iyi bilmeli ki bu süreçte Peygamberin Uhud savaşında kaybettiği gibi her İslami harekette kaybedebilir.
Bizler zaferle değille seferle emrolunduk. Allahu teala bizim say u gayretimize bakacaktır yoksa sonuç O’na ait olup bizi ilgilendirmez. Bizim sorumlu olduğumuz mücadelemizi, cihadımızı hakkıyla yapıp yapmadığımızdır.
Bu anlamda gerek sendikal anlamda gerekse farklı STK’larla Mısır Büyükelçiliğinin önünden tutun İsrail,ABD elçiliklerinin önüne kadar yapılan Mursiye destek zalimleri tel’in gösterilerimiz yurtdışından da ses getiren eylemlerimiz oldu.
Mısır şu an Türkiyenin 1950′lerini 60′larını yaşıyor düzelecektir inşallah.
Peki bu işlerin sonu nereye varacak?
Ferasetiyle ve söylemleriyle çoğu zaman haklılığını ortaya koyan Bediüzzamanın başta Mısır olmak üzer bu yüzyılın başında İslam ülkeleriyle ilgili verdiği müjde inşallah gerçekleşecektir çünkü emarelerin bir kısmı çıktı bir kısmı da çıkacaktır inşallah.
Aşağıdaki diyalog Bediüzzaman ile bir Rus polisi arasında geçer. Van’a gitmek üzere İstanbul’dan ayrılan ve Batum yoluyla Van’a giderken Tiflis’e uğrayan Bediüzzaman Şeyh San’an Tepesine çıkar. Dikkatle etrafı temaşa ederken yanına bir Rus polisi gelir ve bu konuşmalar gerçekleşir. Bediüzzaman bu konuşmaları 1950 yıllarında yayınladığı Tarihçe-i Hayat adlı eserine koymuştur.
‘Bediüzzaman: Asya’da, âlem-i İslâmda üç nur, birbiri arkasından inkişafa başlıyor. Sizde birbiri üstünde üç zulmet inkişafa başlayacaktır. Şu perde-i müstebidane yırtılacak, takallüs edecek. Ben de gelip burada medresemi yapacağım.
Rus polisi: Heyhat! Şaşarım senin ümidine.
Bediüzzaman: Ben de şaşarım senin aklına. Bu kışın devamına ihtimal verebilir misin? Her kışın bir baharı, her gecenin bir neharı vardır.
Rus polisi: İslâm parça parça olmuş.
Bediüzzaman: “Tahsile gitmişler. İşte Hindistan, İslâmın müstaid bir veledidir; İngiliz mekteb-i idadîsinde çalışıyor. Mısır, İslâmın zeki bir mahdumudur; İngiliz mekteb-i mülkiyesinden ders alıyor. Kafkas ve Türkistan, İslâmın iki bahadır oğullarıdır; Rus mekteb-i harbiyesinde talim ediyorlar. İlâ âhir…
Yahu, şu asilzade evlât, şehadetnamelerini aldıktan sonra, herbiri bir kıt’a başına geçecek, muhteşem âdil pederleri olan İslâmiyetin bayrağını âfâk-ı kemâlâtta temevvüc ettirmekle, kader-i Ezelînin nazarında, feleğin inadına, nev-i beşerdeki hikmet-i ezeliyenin sırrını ilân edecektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.