Ali İLKBAHAR

Ali İLKBAHAR

Ana’lar Ağlamasın

Ana’lar Ağlamasın

Yuvasına bir şey olduğu zaman kendisini feda eden, o hasta olmasın ben olayım diye yalvaran, gözünün içine bakan, öksürse eyvah diyen, gözünü yumup uyuduğunda uyanmasını bekleyen, hayatını yavrusuna vakfeden ana…
    
Eli öpülesi, onsuz olmayan, evin direği… Yemeyen, yediren, ben önemli değilim o yaşasın diye yavrusu karnındayken ölünceye kadar bir ömrü adayan ANA!

Yürüdüğünü gördüğümde giydireceğim diye aldığı minik ayakkabılar, çeşit çeşit giyecekler… Her gün itinayla katlanan yavrunun giyecekleri…Öpüp kokladığı yavrunun kokusu…Her şeyini bir yana o bir yana pervane olan fedakarlık abidesi anne.

Güçlü devletlerin oluşmasını sağlayan güçlü ailelerdir. Aile yuvasının ana direği, gözeten, kollayan, büyüten, omuz veren annedir.
    
Helal lokma ile insan içine katmak, anaokulu, ilk ve orta okul, lise, üniversite okusun diye hem dua eden, bütün fedakarlığı gösteren bakkala, markete bile gitse yolunu gözleyen anne…
    
İnsanlığa faydalı olsun, insan içine katmak için başarılı olsun, insan olsun örnek olsun, önde yürüsün, yuvasında ülkesinde iyi hizmetler veren gözbebeği yavrusunu yola katmak için saçını süpürge eden anne…
    
Bir kaza olsa, bir deprem oldu dendiğinde, afet oldu eyvah dendiğinde yüreği ağzında gözü yaşlı yavrularım diye fırlayan anne…
    
Sanal dünya ve yanlış tercih edilen arkadaşlar yüzünden, sigara, alkol, uyuşturucu vs. gibi kötü alışkanlıklara sahip olan çocuklar anayı sırtından vurmaktadır.

Evlat ‘Ana başa taç imiş, her derde ilaç imiş.’ Diyerek karşılıklı sevgi bağını göstermektedir.
    
Kapılarda, pencerelerde yavrusunun yolunu bekleyen anaya yürek mi dayanır? Analar ağlamasın!
    
Yavrusunun dağa zorla götürüldüğünü iddia eden ana, feryat eden ana bağırarak ’Sen gel içimdeki yangını gör…O çocuk gelmesin burayı yakacağım, başınıza yıkacağım. Bir candır canımı vermeye hazırım. Ben her gün ölüyorum.’ Diyor. Bir başka anne ‘Kesin çocuğum onlarla. Gelsinler ispat edeyim. Çocuğumu onlar kandırdı. Barışın neresindesiniz? Elin çocuğunu Amerikan uşaklığına gönderen sizlersiniz. Yanan yüreğimin ateşiyle oturuyorum. Yoksa daha çok anaların yüreği yanacak…’
    
Bir başka anne ‘Oğlumu onlara bırakmayacağım. Kanser hastasıyım. Tek oğlumdu. Fakirlikle büyüttüğümüz evlatlarımızı niye yüreğimizden koparıp götürüyorlar! Ölü ya da diri evlatlarımızı istiyoruz. Kesinlikle kalkmayacağız.’ Diyor evlat hasretiyle yüreği yanan anne.

Devam ediyor. Yürekler dayanmıyor. Analar ağlamasın. Cennet, ayakları altına serilen ana, feryatlar arasında gözyaşları içinde sadece ve sadece evladını istiyor. 
    
Bütün partiler, siyasiler, sanatçılar, sivil toplum kuruluşları, vakıflar, dernekler, ben insanım, ben anayım, benim de yavrum var diyenler, benim de yüreğim yanıyor diyenler; meydanlarda, salonlarda demokratik hak aradığını iddia edenler haydi gün bugündür. Analar ağlamasın! Anaların feryadına kulak verin! Yüreklerinizde merhamet, vicdan, insanlık, hak, hukuk,  insan sevgisi varsa bu siyaset üstü insanlık sorunudur. Tekrar söylüyorum. ANALAR AĞLAMASIN!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
SON YAZILAR