Amerika’nın Kan Gölüne Karşı Türk’ün Barış Pınarı
Vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin;
Sen öldürüyorken de vururken de güzelsin!
Ülkemiz Fırat’ın doğusuna operasyon hazırlıklarını kısa süre içinde tamamlayarak sınır ötesi harekâta gün sayıyor. Rabbim kahraman mehmetçiğimizi muhafaza etsin. Aslanlarımızı mansur ve muzaffer eylesin.
Uzunca bir zamandır güvenli bölge tartışmaları çerçevesinde Fırat’ın doğusuna yapılacak operasyonun şekli, zamanı ve kapsamı konuşulurken bölgede çeşitli saiklerle kendini söz sahibi sayan devletler, Türkiye’nin kararlı duruşu sebebiyle geri adım atmak mecburiyetinde kaldılar. Özellikle Amerika’nın Suriye PKK’sını (PYD/YPG/SDG) bölgede konumlandırarak CENTCOM aracılığıyla teçhiz etmesi ve eğitim vermesi Türkiye’nin bu konudaki haklı ve kararlı duruşunun oluşmasında büyük rol oynadı. NATO ortaklığı ve müttefiklik parantezinde DAEŞ’le mücadele anlamında Türkiye ile paylaşılması gereken silahların PKK’ya teslim edilmesi ve asıl amacın DAEŞ’le mücadele değil de Türkiye sınırına bir PKK devleti konumlandırmak olduğunu gözler önüne serdi.
Açıkça görüyoruz ki bu coğrafya için bizden başka yüreğiyle adım atan samimi bir muhatap yok; bölge için konuşanların tamamı kendi kısa, orta ve uzun vadedeki menfaatleriyle bölgeyi tanımlıyor. Fakat Türkiye’nin tarih boyunca olduğu gibi menfaatlerinden önce “insanlık” gibi bir kaygısı ve düşüncesi var. Ortadoğu’nun mazlumlarına kucak açan koruyup kollayan ve yaptığı her sınır ötesi operasyonda mazlumlara zarar vermemek için kendi canını feda eden kahraman ordumuza sanki sivilleri vuruyormuş algısıyla haince saldıran dünya medyası ve onun içerideki çanakçılarına da bu hassasiyet bir tokat hüviyetindedir.
Bunun yanında Amerikan başkanının oturduğu yerden tabiri caizse balans ayarı yaparcasına Türkiye’ye ekonomik tehditler savurmasını da Fırat’ın doğusundaki kararlı duruş neticesinde kuyruğuna basılan kedinin son hamlesi olarak görüyoruz. Amerika Ortadoğu’yu dizayn etmeye çalışırken unutmamalıdır ki Türk devleti kendine tehdit gördüğü her unsuru yok etmeye muktedirdir ve bunu yapacaktır. Son ana kadar bu konudaki sabrımızı sınayanlar ve canından geçmiş bu milleti ekonomik olarak tehdit edenler tarihi bilmeyen zavallılardır. Bu millet hiçbir şeyi kalmamışken istiklal mücadelesi vermiş ve yedi düvele karşı bu mücadeleden alnının akıyla çıkmıştır.
Bilinmelidir ki ülkemiz bir savaşa girmiyor… Kendi içerisinde kurallar taşıyan savaş mefhumu iki devlet arasında gerçekleşir. Fakat Türkiye bu operasyon neticesinde Amerikan’ın teçhiz ettiği ve son ana kadar desteklediği bir cinayet şebekesini yok edecek!
İktidar, muhalefet, gördüğümüz kadarıyla, kahir ekseriyetle bu harekâtın arkasında kararlılıkla duruyor ve durmalıdır. İç siyasete malzeme yapılmadan sürdürülmesi gereken bu operasyon zaferle neticelenene kadar da bu kararlılık sürmelidir!
Nihayetinde Türkiye bu noktadaki kararlı tutumuyla Amerikan’ın kan gölüne çevirdiği bu toprakları Fırat’ın barış havzasıyla, “Barış Pınarı”yla buluşturacak… Ve ülkemizdeki mülteci misafirlerimizin büyük bir kısmı vatanlarına dönme şansına kavuşacaktır.
Kahraman mehmetçiğimize dua ile…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.